Ana içeriğe atla

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim.



"Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fâsık kimselerin ta kendileridir."[4] Öyle bir hayat yaşıyor ki Allah'ı unutmuş; sakın ha, işte o Allah'ı unutanlar gibi olmayın. Hayatlarında Allah'a yer vermeyen insanlar gibi olmayın. Eğer böyle olursanız dünyadaki cezanız şu olacak: Allah da sizi size unutturacak. Kendinizden haberinizin olmadığı bir yaşantı... Böyle insan çoktur. Onlardan olmayın diye uyarıyor Allahu Teâlâ.
Ayetin devamında: "Şayet biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan titremiş ve paramparça olmuş görürdün. İşte bu misalleri insanlar düşünsünler diye
veriyoruz."[5] İnsana verilen şuuru dağa verseydik; iman ve Kuran emanetini dağa verseydik sen görecektin ki o dağ secdeye kapanmış, başını eğmiş ve paramparça olmuş. Neden? "min haşyetillah" Allah korkusundan o dağın paramparça olduğunu görecektin. Ey insan! Bu küçücük cisminle, vurdumduymaz hâlinle verilen emanetin büyüklüğünden habersizsin; sorumluluğunun bilincinde değilsin, neyi taşıdığının farkında değilsin. "le allehum yetefekkerun." Allah diyor ki: "Biz bu örnekleri veriyoruz. Umulur ki bu örnekler tefekkürüne vesile olur." Tefekkür yani derinden bir düşünce, yüzeysel değil.

Bunlardan da istifadenin temeli muhabbettir, diyoruz. İnsan muhabbeti kazanırsa şeytan ve nefsin evham ve vesveselerine karşı bir set oluşturmuş olur. Bu durumda, yüzlerce şeytan toplansa onun kalbine en ufak bir vehim veremezler. Bunun örneğini yaşayan insanlar çoktur aslında. Maddi anlamda her insanın sevdiği, hoşlandığı bir kısım şeyler vardır. İnsan sevmişse sevdiğine en ufak toz kondurulmasına müsaade etmez. Onun için 'cennet' sevgilinin gözündedir. Onun sevdiğine bakışı veya sevgilinin kendine olan bir nazarı... Dünyadaki cenneti de budur, ahiretteki cenneti de budur onun için.
Resûlü Ekrem'in (s.a.v) vefatının ardından "Dünyada neden yaşayalım?" diyordu Sahabe-i Kiram, "Yaşamak için bir amacımız kalmadı.". Peygamber Efendimizin (s.a.v) huzuruna gelip "Ahirette biz senden ayrı kalacaksak cenneti neyleyelim?" diyorlardı, "Cennet sizi görürsek cennettir bizim için.". Temelde bu söylemler ve bu hâl aklî ve mantıkî bir duygunun belirtileri değildir. Bu, kalbî anlamda sevginin en yüksek makamı olan 'aşk' ın söylemleridir. Aşk, muhabbet... Yüzeysel olan bir sevgide bile sevgilinin sokağı en güzel sokaktır. Sevgilinin yediği, içtiği, hâli, tavrı seven kişi için en güzeldir. Hatta o sevgide biraz ilerlediği zaman kendi öz benliğinden sıyrılır, sevdiğinin hâline dahi bürünür.
Sahabe-i Kiram'ın Resulullah'a (s.a.v) olan muhabbeti de onun boyası ile boyanma hâlidir. Yani ne demektir bu? Artık onların ruhları ruh-u Muhammediyeye dönüşmüştür. Onun da en üst makamı zaten 'fenafillah'tır. Bu da kişinin kendi arzu ve isteklerinden hiçbir eser kalmayıp tümüyle Allah'ın (c.c.) arzu ve isteklerine bürünmesidir.
[4] Haşr Suresi, 19. Ayeti kerime. [5] Haşr Suresi, 21. Ayeti kerime.





Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

O VE BEN

O ve ben diye başlıyor kitap. ‘O ve Ben’… Kitabı okuyanlar görecektir ki kitapta Necip Fazıl'dan bir eser kalmamıştır. Yani Necip Fazıl bu kitabında O’nu ve kendisini anlatır. Asıl olanı kitabın sonunda görüyoruz ki zahiri Necip Fazıl'dan eser kalmaz ve yalnızca O kalır. Bir nevi  fenâ hali. ( burada fena olmak mevzusuna değindiğimiz yazının linkini kullanacağız) O diye hitap ettiği kendisinden bahsettiği kişi onun mürşidi, rehberi,  öğreticisi,  hocası olan Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleridir. Kitap, biyografi niteliğinde bir eser olup Necip Fazıl, kendi hikayesini, kendi ölçüsünü, kendi yaşamını anlatır. Bu yaşamı ise O’nun üzerinden anlatır. Çünkü O olmadan önceki hayatını yaşanmamış saymıştır.  “Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum  Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” Bir insanın gafletten uyanışı, kendini bilişi, kendine gelişi, kendinin farkında oluşu aslında o insanın bir doğumu hükmündedir.  Biz buna bir *‘Seyru sülûk’ hika...

HAFTANIN KİTABI

YAŞIYORUZ SESSİZCE Ölüm Nedir? Sesin hangi renginde Sessizliğin hangi kokusundadır? İnsan; doğduğu için ölecektir elbet. Hareketin devinimi; içten dışa, dıştan içe, Döngüsel hareketin en güzeli, en sıradışı olmayanı Ölüm.. Yaşamla başlayan ölüm, gittikçe yakınlaşan zaman, Yaşam, ölüm, zaman.. Hepsi koskocaman bir sessizlik aslında. Şair; yaşamın sessizliğiyle ölümü anlatmak istemiş, Eşi Hatice Hanımın vefatından sonra bu kitabı yazmış, Affedersiniz, tabiri doğru kullanmak gerek sanırım, Bu kitabı; yaşamıştır.. Şairler mi şiir yazar, şiirler mi şairleri yazar, hala çözebilmiş değilim ama, Kelimeler bir his olup değiyorsa size, sanırım şair güzel bir şey yapmış oluyor. Hangisi hangisini yazdıysa farketmiyor. “Neden kimse sana benzemiyor Hatice?” diye soruyor şair bir mısrada. Çok basit bir cümle, nasıl da gelip çoraklanıyor kalbinizin ortasına. Evet ölüm haktır ve elbet bir gün her birimizin kapısını çalacaktır ama, En çok gidenin boşl...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim.  Elhamdülillahi Rabbül Âlemin. Vesselatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin nebiyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem. İnsan müminse, Allah’a iman etmişse; eğer ki ikazlardan anlamaz ise, Allah bazen musibet gibi ikazlarla onu uyandırıyor. Dünyevi musibet tokatları ile insan uyanmaz ise neuzibillah kabrin sıkması, onunla da arınma olmaz ise cehennemin havuzunda temizlenme oluyor. Onun için insanın aklını başına çabuk alması lazım. Hadis kitaplarında ahirette, birbirlerini dünyadayken aldatan insanların mücadelesini anlatılır. İnsanın şeytanla olan mücadelesini anlatır. Mesela aldanan, o gaflet ile hayatını ömrünü tüketen insan şeytana diyecek ki “Utanmadın mı? Sen ne için bizi aldattın? Allah’ın ibadetinden, taatinden Allah’ın yolundan niçin bizi saptırdın?” Şeytan onlara diyecek ki “Yahu Allah’tan korkun! Ben mi yaptım? Ben size ufak bir vesvese verdim; buna mukabil Rabbül Âlemin gözlerinize sokacak kadar emareler, deliller, işaretler gönderdi....