Ana içeriğe atla

Kayıtlar

#sanat etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

DİYARBAKIR HZ.SÜLEYMAN(ra) CAMİİ

Halid oğlu fatih- Amid Süleyman Hazreti Kim yirmi dört sahabeyle olup bundan şehit Kubbenin altında meftundur sahabe cümlesi Bu müşerref yerde mesken kıldırlar vekt-i medid Hz. Süleyman(r.a.) Camii, Nasiriyye Camii, Murtaza ve Paşa Camii olarak bir çok isimle bilinmektedir.Minaresindeki kitabelerden anlaşıldığı üzere Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1160 yılları arasında yapılmıştır.Ebul Kasım rüyasında Hz.Süleyman(r.a.)'ın kendisine "Üzerimiz ne zamana kadar açık kalacak?" dediğini görmüştür.Bu rüyadan çok etkilenen Ebul Kasım hemen harekete geçmiştir.Camii İç Kalede Oğrun Kapının güneyindeki burcun kenarında yer alır.En önemli özelliği Hz. Ömer(r.a.) döneminde Diyarbakır'ın fethinin burada başlamasıdır.Osmanlı döneminde Halid Bin Velid'in (r.a.) oğlu Süleyman ile Araplar tarafından alınışı sırasında şehit düşen diğer sahabelerin burada yattığı Meşhed bulunmaktadır.Sahabelerin burada olması burayı bir ziyeretgah haline getirmiştir.  Camii ve yanında...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim Kısaca ifade etmek gerekirse ister az, ister çok olsun kalbin bağlandığı ve nefsin zevk aldığı, dünyalık herhangi bir şeyi ameline kattığı zaman o amel karışır ve saflığını, temizliğini kaybeder. Böylece ihlâslı olma özelliğini yitirir. Zevk aldığı şeylere yönelir, şehevi isteklerine tabi olur. Bu tür zevklerinden ve hedeflerinden herhangi bir amel veya ibadetinde kendini koruması çok zor olur. Bundan dolayı "Ömrünün, hayatının en kısa zamanında bile amellerinde ve ibadetlerinde ihlâs üzere olanlar ancak kurtuluşa erdi." denilmiştir. İhlâs, bu tür kusurlardan amelleri korumaktır. Hal böyle olunca insanı etkileyen başka bir şey kalmaz ve sadece Allah’a yakın olma gayesi kalır. Bu durum yalnızca Allah'ı seven, ahiret hayatını düşünen, kalbinde dünya sevgisine ait hiç titr şey bırakmayan, öyle ki yemeyi içmeyi bile sevmeyip; yemeyi içmeyi zaruri ihtiyaçlardan kabul edenlerden olur. Onlar yemeği doğuştan gelen bir ihtiyaç olarak görürken, yemeği ...

HAFTANIN FİLMİ

KARPUZ KABUĞUNDAN GEMİLER YAPMAK                                                                                                                             “yazmak zorundaydım yoksa çıldıracaktım.” Rilke   Bu haftaki filmimiz bir Ahmet Uluçay filmi. Kimdir Ahmet Uluçay? Nam-ı diğer Ahmet abi! Kütahya’nın Tepecik köyünde yaşayan ve burada vefat edecek olan Ahmet abi, küçüklüğünden beri gölgeler ve ışık üzerinde ve bunun bir sihir olduğunu hissederek çocuk zihniyle merak etmiş,   1960’ larda ilkokuldayken gezici sinemanın köylerine gelmesiyle, Ahmet abinin tanımlamasıyla; fotoğrafların gımıldayıvermesi, onun en büyük heyecanı olmuştur. İki kafadar arkadaşıy...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim. Çok sevdiği bu topraklardan cebren hicrete mecbur edilen Allah Resulü (s.a.v), Mekke'den ayrılırken yaşlı gözlerle şehre dönerek şöyle buyurmuştu: "Allah'ın yarattığı şeyler içinde en çok sevdiğim yer sensin. Eğer buranın halkı beni (zor­la) çıkarmasaydı, ben kendiliğimden çıkmazdım." Mekke binlerce yıldır kalbinde eşsiz bir cevheri, Allahu Teâlâ'nın evini taşımaktaydı. Kâbe'nin bulunduğu şehirden ayrılmak onun manasını en iyi bilene, en iyi hissedene ağır geldi. Mekke'nin kalbi Allah'ın evi ise ya mümin kulun kalbi Allah katında nedir? Bu kalbin hakikatini şöyle ifade etmişler: "Mevlana Halid-i Bağdadî Hazretleri Mekke'ye gittiğinde Kâbe'yi tavaf ettikten sonra oturup Kâbe'ye bakıyordu. O sırada karşısında sırtını Beyt'e vermiş birinin ona baktığını gördü. Kalbinden "Ya Rabbî! Bu adam sırtını Kâbe'ye vermemesi gerektiğini âlimlerden hiç duymamış mı?" Dedi. O mübarek zât da onu yanına ...

İZ BIRAKANLAR

NECİP FAZIL KISAKÜREK...  “ALNINDA, ALLAH’I ARAMAK MEMURİYETİNİN İLAHÎ IŞIK PÜSKÜRTÜSÜYLE DOĞAN VE BÜTÜN ÖMRÜ BOYUNCA DA, KALABALIKLARDAN BU IŞIĞIN DELALETİYLE AYRILAN” BÜYÜK DAVA VE TEFEKKÜR ADAMI...   DOĞDUĞU GÜNÜN VEFAT ETTİĞİ GÜNDEN BİR SONRAKİ GÜNE DENK GELİŞİYLE ‘DOĞMADAN EVVEL ÖLÜNEN VE ÖLDÜKTEN SONRA DOĞULAN’ BU HAYATA GELİŞİMİZİN HAKİKİ VE YEGANE GAYESİNİ İHTAR EDEN BÜYÜK İNSAN... EFENDİSİNİN NAZARI KENDİSİNE DEĞDİĞİ ANDAN İTİBAREN, KENDİSİNİ “YAŞANMAYA DEĞER HAYATI” CEMİYET VE DEVLET ŞEKLİNDE NAKIŞLANDIRMAK BORCU ALTINDA HİSSETMİŞ VE BU UĞURDA BİR ÖMÜRLÜK “ÇİLE”NİN ŞİİRİNİ YAŞAMIŞTIR. 17. YÜZYILDA YAŞAMIŞ NÂBİ’DEN SONRA SULTANÜ’Ş ŞUARA (ŞAİRLER SULTANI) ÜNVANINI TAŞIYAN TEK KİŞİ OLAN ÜSTAD NECİP FAZIL YALNIZ ŞAİR DEĞİL AYNI ZAMANDA ÇOK BÜYÜK BİR YAZAR, AKSİYON ADAMI, MÜTEFEKKİR, DAVA İNSANI VE DERVİŞTİR.. 26 MAYIS 1904 TARİHİNDE İSTANBUL’DA BÜYÜK BİR KONAKTA VARLIKLI BİR AİLEDE DÜNYAYA GELMİŞTİR. EVİN TEK OĞLUNUN TEK OĞLUDUR VE BÜYÜKBABASININ HER DAİM...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatu vesselamu ala seyyidina muhammedin nebiyyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim. Dünya hayatınız boyunca ne yaptınız? Elinizde ne var? Hayatınızda ne biriktirdiniz? Zamanın içine ne sığdırdınız? Mesela bu ay ne yaptınız? Zamanlara değer katan, mekânlara değer katan zamanın içinde olan ameli salihlerdir. Bir mekâna kudsiyet atfeden şey o mekânda hâsıl olan amel-i salihlerdir. Aslında bütün bunlar sizin için bir araç, bir vesiledir. Allahu Teâla bunu bizden sual edecektir. Hizmet; neye hizmet? Kime hizmettir? Bir sonraki hayatınızdaki kendinize hizmettir. Tarlanızı şimdiden ekin ki yarın hasat mevsimi veyahut kış mevsimi geldiğinde ektiğinizi biçesiniz. O mevsimde artık çalışma yoktur. Dünyada yaşadığımız 30-40 yılın neticesinde, tabiatımızın adeta birer parçası haline gelen şeylerden sıyrılmak zordur. Ama inşallah Allah sizlere kuvvet verir. Doktora gittiğinizde, doktor size şekerden uzak durulması gereken bir di...

elhân-ı tayyibe

Hakkında çok az bilgi bulunan Gaffar Baba hakkında, Ramazan Avcı "Kahramanmaraşlı Şairler Antolojisinde" şu bilgileri vermiştir: Kahramanmaraşlı divan şairi olan Gaffar Baba şiirlerinde "Hâmî" mahlasını kullanmıştır. Arapça ve Farsça bilmektedir.  Kozmoğrafya ve astronomi bilimlerine de hakimdir.  Kendisi, dönemindeki Çarşı Tekkesinin onarım ve bakımıyla ilgilenmiş, tekkenin mesnevihanlığını üstlenmiştir. Hâmî-i Maraşi Âşıkam meftûn-u cânân olmayan bilmez beni Hançer-i aşk ile kurbân olmayan bilmez beni Anlamaz ahvalimi her sufi-meşreb müddeî Bâde-nûş-i bezm-i irfan olmayan bilmez beni Arturup sevdâ ser-i pür-şûra her dem zülf-i yâr İtdiren hep aşk-ı dil-berdir bana terk-i diyâr Ehl-i derdem sırrımı nâdâna itmem âşikâr Hikmet-i âşk içre Lokmân olmayan bilmez beni Mâ'ilem bir şûha cevr eyler ben itdikçe niyâz Rahm idüp bir dem dil-i bimâra olmaz çare sâz Öyle zâr itmiş beni ol Yûsuf-ı iklim-i nâz Hicr ile Yakûb-ı K...

hubb-u ehl-i beyt

HAZRETİ HATİCE (ra) Zamanındaki hanımların en hayırlısı, Meryem binti İmran idi. Zamanının en hayırlı hanımı ise Hatice binti Huveylid'dir. (Müslim,69) Hz Hatice'ye Mekke'de doğmuş babası Hüveylid bin Esed ve annesi Fatma Binti Zahide'nin terbiyesinde yetişiyordu. Babası hatırı sayılır saygın ve zengin bir tüccardı. Annesi namusuna düşkün itibarlı ve terbiye noktasında ileri derecedeydi. Hz Hatice'ye iffet ve nezahetinden dolayı Tahire (temiz kadın) sıfatı verilmesi annesinden almış olduğu terbiyenin sonucuydu. Zeki akıllı ve ağırbaşlı olan Hz. Hatice ailesinin olumlu ortamında iyi bir şekilde yetişti inanç noktasında ciddi bir bilgiye sahipti. Hz. Hatice tek Allah inancına meyilliydi. Ahlakı ticari ve inanç yönünde olgunlaşan Hz. Hatice davranış ve tutumuyla Mekke toplumunda farklı bir sima olarak ortaya çıkıyordu. Özellikleri ile öne çıkan Hz Hatice'ye önce Ebu Hale bin Zürare talip oldu mutlu evliliklerinden iki oğlu oldu ancak evlili...

HAFTANIN FİLMİ

DİLSİZ Film; babaannesinden miras olarak kalan bir sandığın asıl sahibine yani Sami’ye teslim edilmesiyle başlar. Sandığın içindekiler ilk başta çok soğuk ve anlamsız gelirken daha sonrasında Sami’nin hayatını etkileyecek bir yolculuğa çıkaracaktır onu. Tantanalı ve yoğun olan bir hayatın içinde; durup düşünebildiğimiz zaman bir kapı açılmaktadır. Düşünmenin fiziksel olarak durmakla alakası vardır evet. Dışardaki bir hareket düşünme sistemimizi de etkilemektedir. Sami’nin geçmişiyle kurmaya başlayacağı bağ bu sandıkla beraber hızlıca canlanacaktır. Filmdeki Rüya, mevlid ve meşk sahneleri geçmişteki ruhi ve hissi bağa doğru bir kanca atacaktır. Sandıktan ne mi çıkacaktır? Hat meşkini yapmak için gerekli malzemeler ve bir kitap. Kitap önemlidir çünkü, hakiki hattatların nasıl talebesi olunur, onu öğretecektir Sami’ye. Duvar resimleri yapan Sami’nin Hat meşkine başlaması elbette bize resim ve hat arasındaki ince bağlantıları da kurduracaktır. Talebe olmak nedir? Nasıl talebe ol...

HAFTANIN KİTABI

YAŞIYORUZ SESSİZCE Ölüm Nedir? Sesin hangi renginde Sessizliğin hangi kokusundadır? İnsan; doğduğu için ölecektir elbet. Hareketin devinimi; içten dışa, dıştan içe, Döngüsel hareketin en güzeli, en sıradışı olmayanı Ölüm.. Yaşamla başlayan ölüm, gittikçe yakınlaşan zaman, Yaşam, ölüm, zaman.. Hepsi koskocaman bir sessizlik aslında. Şair; yaşamın sessizliğiyle ölümü anlatmak istemiş, Eşi Hatice Hanımın vefatından sonra bu kitabı yazmış, Affedersiniz, tabiri doğru kullanmak gerek sanırım, Bu kitabı; yaşamıştır.. Şairler mi şiir yazar, şiirler mi şairleri yazar, hala çözebilmiş değilim ama, Kelimeler bir his olup değiyorsa size, sanırım şair güzel bir şey yapmış oluyor. Hangisi hangisini yazdıysa farketmiyor. “Neden kimse sana benzemiyor Hatice?” diye soruyor şair bir mısrada. Çok basit bir cümle, nasıl da gelip çoraklanıyor kalbinizin ortasına. Evet ölüm haktır ve elbet bir gün her birimizin kapısını çalacaktır ama, En çok gidenin boşl...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim. "Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fâsık kimselerin ta kendileridir."[4] Öyle bir hayat yaşıyor ki Allah'ı unutmuş; sakın ha, işte o Allah'ı unutanlar gibi olmayın. Hayatlarında Allah'a yer vermeyen insanlar gibi olmayın. Eğer böyle olursanız dünyadaki cezanız şu olacak: Allah da sizi size unutturacak. Kendinizden haberinizin olmadığı bir yaşantı... Böyle insan çoktur. Onlardan olmayın diye uyarıyor Allahu Teâlâ. Ayetin devamında: "Şayet biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan titremiş ve paramparça olmuş görürdün. İşte bu misalleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz."[5] İnsana verilen şuuru dağa verseydik; iman ve Kuran emanetini dağa verseydik sen görecektin ki o dağ secdeye kapanmış, başını eğmiş ve paramparça olmuş. Neden? "min haşyetillah" Allah korkusundan o dağın paramparça olduğunu görecektin. ...