Ana içeriğe atla

Kayıtlar

#dinleti etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hoşluk Senin Yüreğinde

Güzel dolu, âlem dolu Havva dolu, Âdem dolu Her yer dolu, her dem dolu Boşluk senin yüreğinde Sen bir bakımlı saraydın Nicedir bakmaktan caydın Gündüz aydın, gece aydın Loşluk senin yüreğinde Yazıyla örülü çevren, Okumayı bir denesen; Şen fıkradır koca evren; Başlık senin yüreğinde Biraz tüyce, biraz külçe Ayağını sürçe sürçe Uçacaksın küçük serçe Kuşluk senin yüreğinde Uçar gider gam kasvet Aşk ile bir kere seyret Enginden gelecek davet Hoşluk senin yüreğinde Ömer Lütfi Mete

kurtuluşun yolu nereden geçer?

Bismillâhirrâhmnirrahîm. Elhamdulillâhi Rabbil Âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve ala âlihi ve sahbihi ecmaîn. İmanı yenilemek lazım. “La ilahe illallah”ı sadece dil ile değil gönülle de izah etmek lazım. İman çok hassastır. Peygamberimize (s.a.v) yapılan ufak bir saygısızlık imanı götürür. Muhammed ne kadar pis bir insandır, denirse neuzibillah o mülahazada iman gider. Peygamberimiz (s.a.v) “Ey Ömer, Ey Ebubekir-i Sıddık siz beni ve Allah’ı kendinizden, evladınızdan, dünya malından daha fazla sevmediğiniz müddetçe imanın libasına hakiki anlamda bürünemezsiniz.” buyurmuştur. Her şey O’nun etrafında dönmektedir. Nereden bi liyoruz? Nefs kötü bir şey; Allah’ı bilme adına bizim için küçük bir numune. Ama takılıp kalınmamalı, biraz onun karakterine bakılmalı. Kötü anlamda değil. Nefs her şeyi kendisi için ister. Vesvese bir anlamda kötü bir anlamda iyidir. Bir vesvese, tedbir alınmazsa; insanın kalbinde aklında ruhunda hep yara açar. Günah da öyle ama günahın arkas...

BAHİCE

Bu da geçer ya hû! celâliyle zâhir olsa, bu da geçer be yâ hu! cemâliyle âyan olsa, bu da geçer de yâ hu! bî karardır felek, daim döner durmaz bir an, dursa bir an, ne yer kalır ne gök kalır be yâ hu! kâh-ı zulmet, kâh-ı envâr birbir ardın devreder, kâh-ı lütuf, kâh-ı kahır, ondan olur be yâ hu! imtihan için oluptur daima neş'e, azâb sen, "sen"i bilmek içindir, kahrı lütfu be yâ hu! fâniya vird-i daim et bu sözü her zaman, gece gündüz hatırından hiç çıkmasın be yâ hu! celâliyle zâhir olsa, bu da geçer be yâ hu! cemâliyle âyan olsa, bu da geçer de yâ hu! fani divanı, fani mahlaslı Lütfi Filiz'den... Ömer Tuğrul İnançer'in yorumuyla dinleyelim.

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim  Allah'ın (cc) 99 esmasına bakıldığı zaman hepsinin içerisinde mevcut olan bir özelliktir vermek. El Hâlık; yaratan, yoktan var eden ismiyle bütün yaratılmışları yokluk âleminden çıkarıp varlık vermiştir. Er Rezzak ismiyle rızıklarını vermiş; El Kerim ismiyle keremini yarattıklarının üzerinden eksik etmemiş; El Berr ismiyle iyilik ve ihsanı artırarak vermiş; El Muğnî ismiyle yarattıklarının maddî manevî ihtiyaçlarını giderip zenginlik vermiştir. Allahu Teâlâ'nın daha nice isimleri O'nun(cc) bu kâinatta asıl veren, ikram eden, bağışlayan, nimetiyle nimetlendiren olduğunun delilidir. Kur'an-ı Kerim'de birbiriyle son derece ilgili ve yakın anlamlarda kullanılan üç kavram rahmet, rızık ve nimettir. Cenâb-ı Allah(cc) rahim bir Rabb'dır, yani bütünüyle rahmet sahibidir. Rahmet; acıma, şefkat, rikkat sahibi olup bütün bunlar da rahmet olunana ihsanı ve inamı gerektirir. Bir olan Rabb Teâlâ yarattığı kullarının hayatı için gerekli her şe...

İZ BIRAKANLAR

NABİ... ASIL ADI YUSUF OLAN ŞAİR NABİ,   1642 YILINDA URFA’DA DOĞAR.   , URFA’NIN TANINMIŞ AİLELERİNDENDİR. IYİ BİR EĞİTİM GÖRMÜŞTÜR. ARAPÇA’YI VE FARSÇA’YI ÇOK İYİ BİLİR. DEVRİNDE “ SULTANÜ’Ş-ŞUARA “ DİYE ANILMIŞTIR. VARLIK KAPISINA ULAŞMAK VE LÜTUFLA MUAMELE GÖRMEK İÇİN İNSANIN ÖNCE “YOKLUK” ELBİSESİNİ GİYMESİ GERE KTİĞİNİ İFADE EDEREK  ARAPÇA VE FARSÇA’DA “YOK” ANLAMINA GEL EN  “NA” VE “Bİ” KELİMELERİ Nİ  KULLANARAK “HİÇLİK-YOKLUK” MANASINA  GELEN “NÂBİ” MAHLASINI  KULLANIR. ŞAİR  NABİ,  1666 YILINDA 24 YAŞINDAYKEN İSTANBUL'A GELİR.  İSTANBUL’A İLK GELDİĞİ ZAMANA DAİR ŞU HADİSE ANLATILIR:  (HAYATİ İNANÇ) TASAVVUF TERBİYESİ DE GÖRMÜŞ OLAN PEYGAMBER ÂŞIĞI NÂBÎ, ALTI OSMANLI PADİŞAHININ HÜKÜMDARLIĞINA TANIKLIK ETMİŞ VE TÜM BU PADİŞAHLAR TARAFINDAN SEVİLİP DESTEKLENMİŞTİR. NÂBİ SADECE İYİ BİR ŞAİR DEĞİL, ÇOK GÜZEL BİR SESE DE SAHİPTİR VE 'SEYİD NUH' MAHLASIYLA BESTELER YAPMIŞTIR. KAYNAKLARIN BELİRTTİĞİNE GÖRE NÂBÎ HOŞSOH...

BAHİCE

Seni Kim Görse Bir Acemaşiran Gazel. Okuyan ise  Hafız Sami Efendi. Derler ki; öyle güzel Kuran-ı Kerim okurmuş ki, o okurken omzuna bülbüller konarmış. Bizde onun sesinden bu güzel gazeli sizlere sunuyoruz. Hocası Müştakzâde Edhem Efendidir. Edhem Efendi hem bestekâr hem muallimdir. Aynı zamanda Kadiri şeyhidir.  Şeyhülislam Hafız Sami Efendi'ye hünkar imamlığı teklif etmişse de Hafız Sami bunu kabul etmez, camiide imamlığa devam eder. Birçok eser meşk etmiştir. Şöyle bir anıyı paylaşalım. Meşk için Zekai Dedeye götürülür. Zekai Dede Hafız Sami Efendiyi dinler ve şöyle söyler:  “Oğlum, sana Hüdâ meşketmiş, benim meşkedecek bir şeyim yok!” Yine şöyle bir anısı nakledilmiştir: Kendisi Esad Efendi Tekkesinde kıraatte iken dervişler o denli bir cezbeye kapılmışlar ki, Şeyh Efendi yüksek sesle "el fatiha" diyerek kesmek zorunda kalmıştır. Bir dönem geçirdiği sinir rahatsızlıklarından sonra okumaya devam etmemiş. Ara ara okumuştur. Acemaşiran...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim. Çok sevdiği bu topraklardan cebren hicrete mecbur edilen Allah Resulü (s.a.v), Mekke'den ayrılırken yaşlı gözlerle şehre dönerek şöyle buyurmuştu: "Allah'ın yarattığı şeyler içinde en çok sevdiğim yer sensin. Eğer buranın halkı beni (zor­la) çıkarmasaydı, ben kendiliğimden çıkmazdım." Mekke binlerce yıldır kalbinde eşsiz bir cevheri, Allahu Teâlâ'nın evini taşımaktaydı. Kâbe'nin bulunduğu şehirden ayrılmak onun manasını en iyi bilene, en iyi hissedene ağır geldi. Mekke'nin kalbi Allah'ın evi ise ya mümin kulun kalbi Allah katında nedir? Bu kalbin hakikatini şöyle ifade etmişler: "Mevlana Halid-i Bağdadî Hazretleri Mekke'ye gittiğinde Kâbe'yi tavaf ettikten sonra oturup Kâbe'ye bakıyordu. O sırada karşısında sırtını Beyt'e vermiş birinin ona baktığını gördü. Kalbinden "Ya Rabbî! Bu adam sırtını Kâbe'ye vermemesi gerektiğini âlimlerden hiç duymamış mı?" Dedi. O mübarek zât da onu yanına ...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatu vesselamu ala seyyidina muhammedin nebiyyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim. Dünya hayatınız boyunca ne yaptınız? Elinizde ne var? Hayatınızda ne biriktirdiniz? Zamanın içine ne sığdırdınız? Mesela bu ay ne yaptınız? Zamanlara değer katan, mekânlara değer katan zamanın içinde olan ameli salihlerdir. Bir mekâna kudsiyet atfeden şey o mekânda hâsıl olan amel-i salihlerdir. Aslında bütün bunlar sizin için bir araç, bir vesiledir. Allahu Teâla bunu bizden sual edecektir. Hizmet; neye hizmet? Kime hizmettir? Bir sonraki hayatınızdaki kendinize hizmettir. Tarlanızı şimdiden ekin ki yarın hasat mevsimi veyahut kış mevsimi geldiğinde ektiğinizi biçesiniz. O mevsimde artık çalışma yoktur. Dünyada yaşadığımız 30-40 yılın neticesinde, tabiatımızın adeta birer parçası haline gelen şeylerden sıyrılmak zordur. Ama inşallah Allah sizlere kuvvet verir. Doktora gittiğinizde, doktor size şekerden uzak durulması gereken bir di...

HOŞ BİR SADA

Münire Bacı'ya ait olduğu söylenen şiirdir. Münire Bacı hakkında çok az bilgimiz vardır. Kendisi 19.yy tekke şairlerindendir. Bektaşi Tekkesine intisap etmiştir. İstanbul'da olduğu bilinmektedir. Münire Bacının Bektaşi Nefeslerinden; Haktır Allahım, Muhammed Mâhım Haktır Allahım, Muhammed mâhım Ali'dir şahım efendim, Allah eyvallah! Musa-yı kâzım, Rıza imanım Takii'dir dâim efendim, Allah eyvallah! Kanber-ü selman, Pir balım sultan Bunlaran ihsan efendim, Allah eyvallah! Ali'den nimet, Veliden himmet Dervişten hizmet efendim, Allah eyvallah! Fatıma zehra, Hatice kübrra Nur-i kibriya efendim, Allah eyvallah! Nakiidir iman, Askeridir can Mehdi-i devran efendim, Allah eyvallah! Aşka burhanım, Sırr-ı Rahmanım Derde dermanım efendim, Allah eyvallah! Yüzümüz yerde, Özümüz darda Huzur-u pirde efendim, Allah eyvallah! Şebber-ü şübber, Abidin server Bakır-u cafer efendim, Allah eyvallah! Çardeh-i masum, Şeh...

HAFTANIN FİLMİ

DİLSİZ Film; babaannesinden miras olarak kalan bir sandığın asıl sahibine yani Sami’ye teslim edilmesiyle başlar. Sandığın içindekiler ilk başta çok soğuk ve anlamsız gelirken daha sonrasında Sami’nin hayatını etkileyecek bir yolculuğa çıkaracaktır onu. Tantanalı ve yoğun olan bir hayatın içinde; durup düşünebildiğimiz zaman bir kapı açılmaktadır. Düşünmenin fiziksel olarak durmakla alakası vardır evet. Dışardaki bir hareket düşünme sistemimizi de etkilemektedir. Sami’nin geçmişiyle kurmaya başlayacağı bağ bu sandıkla beraber hızlıca canlanacaktır. Filmdeki Rüya, mevlid ve meşk sahneleri geçmişteki ruhi ve hissi bağa doğru bir kanca atacaktır. Sandıktan ne mi çıkacaktır? Hat meşkini yapmak için gerekli malzemeler ve bir kitap. Kitap önemlidir çünkü, hakiki hattatların nasıl talebesi olunur, onu öğretecektir Sami’ye. Duvar resimleri yapan Sami’nin Hat meşkine başlaması elbette bize resim ve hat arasındaki ince bağlantıları da kurduracaktır. Talebe olmak nedir? Nasıl talebe ol...

HAFTANIN KİTABI

YAŞIYORUZ SESSİZCE Ölüm Nedir? Sesin hangi renginde Sessizliğin hangi kokusundadır? İnsan; doğduğu için ölecektir elbet. Hareketin devinimi; içten dışa, dıştan içe, Döngüsel hareketin en güzeli, en sıradışı olmayanı Ölüm.. Yaşamla başlayan ölüm, gittikçe yakınlaşan zaman, Yaşam, ölüm, zaman.. Hepsi koskocaman bir sessizlik aslında. Şair; yaşamın sessizliğiyle ölümü anlatmak istemiş, Eşi Hatice Hanımın vefatından sonra bu kitabı yazmış, Affedersiniz, tabiri doğru kullanmak gerek sanırım, Bu kitabı; yaşamıştır.. Şairler mi şiir yazar, şiirler mi şairleri yazar, hala çözebilmiş değilim ama, Kelimeler bir his olup değiyorsa size, sanırım şair güzel bir şey yapmış oluyor. Hangisi hangisini yazdıysa farketmiyor. “Neden kimse sana benzemiyor Hatice?” diye soruyor şair bir mısrada. Çok basit bir cümle, nasıl da gelip çoraklanıyor kalbinizin ortasına. Evet ölüm haktır ve elbet bir gün her birimizin kapısını çalacaktır ama, En çok gidenin boşl...

Aşk ehline âlemde dilara mı bulunmaz?

MECNUN İSEN EY DİL SANA LEYLÂ MI BULUNMAZ Aşk ehline âlemde dilara mı bulunmaz? Mecnun isen ey dil sana leylâ mı bulunmaz? Harcetme sesin eyleme feryâdı çemende Ey bülbül-i şeydâ sana bir gül-i ranâ mı bulunmaz? Nevâ'da Hicâz Gazeldir. Hafız Ahmed Bey ne güzel okur. Ondan dinleyelim.