Ana içeriğe atla

Kayıtlar

#Allah etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah'a sadık olmanın işareti nedir?

Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatu vesselamu ala seyyidina muhammedin nebiyyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.  Rabbişrahli sadri ve yessirli emri. Vahlul ukdeten min lisani yefkahu kavli.” (Taha suresi: 25-2) “Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâvetun, ve lehum azâbun azîm(azîmun)” (Bakara:7) Gözler körelmiş, kulaklar işitme duygusunu kaybetmiştir. İşitirler ama hakikati göremezler yani bir peygamberin, bir evliyanın söylediğini işitmezler. Göz ve kulak birer menfezdir esasen. Nasıl ki akıl ve zekâ için göz bir menfez ise; hak, hakikat ve hikmetleri görme açısından kalp için de bir menfezdir. Kalp iki şeyin menfezidir. Biri akıl ve zekâ ki cismani olan bu âlemde yani madde âleminde neyin ne olduğunu görebilmek için akıl ve zekânın bir penceresi olduğu gibi kalbin de bir penceresi vardır. His, duygular ve kalp körelmiş. Akıl ve zekâ da körelmiş. Böyle insan göremez. Bazen adeta bir delillik ve cinnet hâli yaşar. Dolay...

Hoşluk Senin Yüreğinde

Güzel dolu, âlem dolu Havva dolu, Âdem dolu Her yer dolu, her dem dolu Boşluk senin yüreğinde Sen bir bakımlı saraydın Nicedir bakmaktan caydın Gündüz aydın, gece aydın Loşluk senin yüreğinde Yazıyla örülü çevren, Okumayı bir denesen; Şen fıkradır koca evren; Başlık senin yüreğinde Biraz tüyce, biraz külçe Ayağını sürçe sürçe Uçacaksın küçük serçe Kuşluk senin yüreğinde Uçar gider gam kasvet Aşk ile bir kere seyret Enginden gelecek davet Hoşluk senin yüreğinde Ömer Lütfi Mete

Musibet ve Sabır

   Bismillahirrrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbül âlemin. Vesselatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin nebiyyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim. Enaniyet Allah’a asi olmayı gerektirir. Onun için bir lezaizin arkasından “Ya Rabbî! Acaba ben bu lezzeti tatmakla kendimi müstağni mi hissettim? Bende böyle bir hissiyat mı oluştu?” diyerek istiğfar etmek gerekir. Ehl-i talep Allah’a karşı sürekli bir acz u fakr hâli içerisinde bulunur. Allah’ın ise kadiriyetinin, mutlak bir gücü olduğunun; kendisininse aciz ve nakıs olduğunun farkındadır, kalbi de Allah’a yönelik sürekli bir talep içerisindedir. Talep, istiğnanın z ıddıdır. Böyle bir insan elbette fayda görür. Talebelikte dahi talebeliğini bitirmiş, belli bir seviyeye gelmiş, nefsini yenmiş ama yine de “Benim daha öğrenmem gereken çok şey var.” diyen insan vardır. İşte bu insan terakki eder ama daha kitabın başında iken “Ben almam gerekeni aldım, başka bir şeye ihtiyacım yok.” diyen insan ise terakki  kapılarını kapa...

HİDAYET NURU

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbül Alemin. Vesselatü vesselamu ala rasulina nebiyyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem.  Seyyid Şerif Curcânî hidayetin tarifini şu şekilde yapar: Hidayet; kişinin afaki ve enfüsî tefekkürünü, düşünce ve mülahazasını, aklî, amelî, nazarî şeylerde kullanmak suretiyle insanın içerisinde Cenab-ı Allah’ın yakacağı bir nur, bir ışıkktır. Afakî ve enfüsî tefekkürün tamamlanabilmesi; kişinin iradesini ilk önce aklî, sonra nazarî, sonra da amelî şeylerde kullanabilmesi ile olur. Hidayet, aklî merhaleleri aşıp nazarî olayları tefekkür edecek sonra amelî işlere geçecektir ve bu merhaleleri geçtikten sonra Cenab-ı Allah dilerse insanın kalbinde bir ışık yakar. Bir insanın hidaye te ermesi zordur. Peygamberler dahi zatî güçleri ile bir   insanın kalbine hidayeti yerleştirmeye muktedir değillerdir. Hz. Nuh küfür ehli olan oğlunun hidayete ermesini çok istemiş ama zatî iktidar ile bunu başaramamıştır. Hidayetin kalbe yerleşmesi çok zor...

ilim nefsi terbiye eder mi?

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbil Âlemin. Vesselatü vesselamü ala rasulina nebiyyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem. İnsanı imtihanı sadece yaşadığı hayat ve içinde gözle gördüğü kapılardan ibaret değildir. İnsanın en büyük imtihanı kendi nefsiyledir. İnsan, şeytan ile imtihan edilir. Allahu Teâlâ, şeytana karşı bizi ikaz eder. Resulü Ekrem(sav) "Ya Rabbî! Göz açıp kapama süresince bile beni kendi nefsimle baş başa bırakma." demiştir. Bizlere mesaj vermek için, işin ciddiyetini ve önemini anlayabilmemiz için durumu bu şekilde ifade eder. Şeytan ve nefs o kadar gariptir ki, nefsini ıslah etmeyen bir insan; ilim dahi kazansa nefs onu kendi hesabının, kendi şahsiyetinin, hâkimiyetinin, ulûhiyetinin iddiası için kullanır. Şimdi anlatacağım hadise ile meseleyi nefs ve edep üzerine getireceğim. Büyük zâtların insan üzerinde ne kadar tasarrufu olduğunu anlatacağım. Seyyid Abdülkadir-i Geylâni(ks), Ebû Saîd Abdullah ve İbn-üs Sakkâ Bağdat'ta ilim tahsil etm...

BİR MEKTUP

                      Hazreti Pir Niyazi Mısrî'nin kardeşi Ahmed Efendi'ye yazdığı mektuptur. "Gözüm nûru kardeşim Ahmed Efendi, Binlerce özlemle selâmlar ve hayır duâlardan sonra bildirmek ve anlatmak istediğim şey şudur: Benim cânım, ne hâl ve ne âlemdesin? Yani demek isterim ki insan dünyâda oldukça dert ve elemden kurtulamaz. Sen, o dert ve elemden cezâ ve korkuda mısın; yoksa sabr-ı cemilde misin? Yâhûd dert içinde dermânı gece karanlığında gün bulanlar gibi sen de günü buldun mu? Hasta gönlün sağ; yediğin yürekte yağ, her dağ üstü bâğ oldu mu? Kardeşim, Nefsini bildin mi, Rabb'ini buldun mu?  Bunun alâmeti vardır (Lâfla olmaz!). Yetmiş iki millete birgöz ile bakabiliyor musun? Bütün yaratılmışlar hepsi bir ağızdan  bağrışıp 'Feeynemâ tuvellûfesemme vechu'llâh.' (Nereye dönerseniz Allâh'ın vechi -zâtı- oradadır. Bakara 115) zâhir oldu mu? Cemâlini nice yüzden görem diyen diller Şikeste (kır...

MUHABBET

Rabbil Âleminin mahlûkat içerisinde en sevdiği zât Resulü Ekrem’dir (s.a.v). Rabbil Âlemin öyle ifade ediyor ki “Siz şayet muhabbet yolunu tercih ederseniz, muhabbet yolu ki abdin bana ulaşacağı en kısa, selametli, mükâfatı bol olan bir yoldur. Bu muhabbet yolu nereden geçer? Mahlûkat arasında benim en sevdiğim olan Resulü Ekrem’e (s.a.v) ittiba etmekten geçer. Resulü Ekrem ki (s.a.v) siz onun için varsınız. Şayet o olmasa idi siz ‘hiç’ olmuş olacaktınız. Kâinat ki onun için vardır. Cennet ki onun için vardır. Bunlardan en önemlisi siz şu an varsanız onun için varsınız.” İttiba nasıl olur? İttiba elbette ki Resulü Ekrem’e (s.a.v) aşırı bir muhabbet duymakla, aşk derecesinde olur. İnsan âşık olunca iradesinin dışında maşukun tabiatına, karakterine bürünür. Hatta hâli, tabiatı, içyapısı yavaş yavaş maşuk kim ise maşukun haline bürünür. Rabbil Âleminin en sevdiği zât olan Resulü Ekrem’in (s.a.v) haline bürünen insan, elbette ki Allah nezdinde o da mahbup olur. Resulü Ekrem (s.a.v) ne...

يا رمضان

Ramazan ne güzel aydır! Ramazan ayı öyle bir aydır ki, Kur'an insanlara bir hidayet ve hakka ulaştıran, hakla bâtılı ayıran açık ayetler hâlinde bu ayda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse onun orucumj tutsun. Kim de hasta olur veya seferde hılı-rursa (yolculukta ise) tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Onun için hastalık ve sefer hallerinde orucu terk etmenizi mübah kılmştır.) Bu kolaylığı, sayıyı tamamlamanız ve size yol gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanımanız için TTRşrû kılmştır. Umulur ki şükredersiniz. (Bakara185) Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim Allahu Teâlâ yolunda bir gül oruç tutsa, Allah (c.c) onunla ateş arasına genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılan Bilhassa oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin' Birisi size sataşırsa, ona "Ben oruçluyum" deyin!" Hz Ali (r.a): "Rarnazan ayı girdiğinde Allahu Teâlâ arşı taşyan meleklere...

BAHİCE

Bu da geçer ya hû! celâliyle zâhir olsa, bu da geçer be yâ hu! cemâliyle âyan olsa, bu da geçer de yâ hu! bî karardır felek, daim döner durmaz bir an, dursa bir an, ne yer kalır ne gök kalır be yâ hu! kâh-ı zulmet, kâh-ı envâr birbir ardın devreder, kâh-ı lütuf, kâh-ı kahır, ondan olur be yâ hu! imtihan için oluptur daima neş'e, azâb sen, "sen"i bilmek içindir, kahrı lütfu be yâ hu! fâniya vird-i daim et bu sözü her zaman, gece gündüz hatırından hiç çıkmasın be yâ hu! celâliyle zâhir olsa, bu da geçer be yâ hu! cemâliyle âyan olsa, bu da geçer de yâ hu! fani divanı, fani mahlaslı Lütfi Filiz'den... Ömer Tuğrul İnançer'in yorumuyla dinleyelim.

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim  Allah'ın (cc) 99 esmasına bakıldığı zaman hepsinin içerisinde mevcut olan bir özelliktir vermek. El Hâlık; yaratan, yoktan var eden ismiyle bütün yaratılmışları yokluk âleminden çıkarıp varlık vermiştir. Er Rezzak ismiyle rızıklarını vermiş; El Kerim ismiyle keremini yarattıklarının üzerinden eksik etmemiş; El Berr ismiyle iyilik ve ihsanı artırarak vermiş; El Muğnî ismiyle yarattıklarının maddî manevî ihtiyaçlarını giderip zenginlik vermiştir. Allahu Teâlâ'nın daha nice isimleri O'nun(cc) bu kâinatta asıl veren, ikram eden, bağışlayan, nimetiyle nimetlendiren olduğunun delilidir. Kur'an-ı Kerim'de birbiriyle son derece ilgili ve yakın anlamlarda kullanılan üç kavram rahmet, rızık ve nimettir. Cenâb-ı Allah(cc) rahim bir Rabb'dır, yani bütünüyle rahmet sahibidir. Rahmet; acıma, şefkat, rikkat sahibi olup bütün bunlar da rahmet olunana ihsanı ve inamı gerektirir. Bir olan Rabb Teâlâ yarattığı kullarının hayatı için gerekli her şe...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim Üsküdarlı Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri, üstadı Üftade Hazretleri'nin hizmetinde talebe iken, arkadaşları arasında, üstadının yanında ayrı bir yeri vardı. Üftade Hazretleri, talebeleri arasında en çok onunla ilgilenir, çokça iltifatlar eder ve onun yetişmesine ayrı bir ihtimam gösterirdi. Bir gün Üftade Hazretleri, talebelerini imtihan etmek istedi. Hepsini huzuruna çağırarak ellerine birer bıçak ve birer de tavuk verip “Bunu gidip kimsenin görmediği bir yerde kesip geleceksiniz. Tek şartım keserken kimse sizi görmesin, yalnız olun. Kim daha çabuk gelirse, benim takdirimi kazanan talebem olur.” buyurdular. Bıçakla tavuğu alan talebeler süratle yayıldılar ve kendilerine göre gizli bir yer bularak, tavuklarını kesip getirdiler. Fakat Hüdayi Hazretleri hayli zaman olmasına rağmen ortalıkta görünmüyordu. Bir zaman sonra elinde canlı tavukla çıkageldi. Tavuğu kesip gelenler ona gülmeye başladılar “Bir tavuğu kesmeyi becerememiş!” diyorlardı. Üftade Hazret...