Ana içeriğe atla

Kayıtlar

#şiir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim. İnsana Rabbül Âlemin’in bahşettiği zahiri nimetler vardır. Göz nimettir, kulak nimettir, dil nimettir. Sıhhat nimettir, gençlik nimettir. Zahiri nimetler olduğu gibi Allah insana batını nimetleri de bahşetmiş. Zahiri nimetleri Allah niçin yaratmış ise o yerde kullanmakla insan zirveye çıkar. Başımız secdeye gitmekle, dilimiz Allah’ı zikretmek ve insanları hak ve hakikate sevk etmekle, göz hakikati görmekle, kulaklar gıybetten uzak kalmak ve her zaman hayır işitmekle insan yükseldiği gibi sıhhatini bu yolda vermek suretiyle sıhhatini malını canını her şeyini bu yolda vermek harcamak sureti ile yükselir. Bunlar zahiri nimetleri kullanmadır. Batını anlamdaki nimetleri de orada kullanmak lazım. Batını nimetleriniz nelerdir? Muhabbetinizdir, iştiyakınızdır, mehafetinizdir. Bunları da Allah yolunda harcamamız lazım. Mesela mehafet korku demek. Korkunun Allah’a karşı olması lazım. Korku insanın içinde var olan bir hayâ. Hayâdan gelen bir korku, muhabbetten gelen b...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim.  Elhamdülillahi Rabbül Âlemin. Vesselatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin nebiyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem. İnsan müminse, Allah’a iman etmişse; eğer ki ikazlardan anlamaz ise, Allah bazen musibet gibi ikazlarla onu uyandırıyor. Dünyevi musibet tokatları ile insan uyanmaz ise neuzibillah kabrin sıkması, onunla da arınma olmaz ise cehennemin havuzunda temizlenme oluyor. Onun için insanın aklını başına çabuk alması lazım. Hadis kitaplarında ahirette, birbirlerini dünyadayken aldatan insanların mücadelesini anlatılır. İnsanın şeytanla olan mücadelesini anlatır. Mesela aldanan, o gaflet ile hayatını ömrünü tüketen insan şeytana diyecek ki “Utanmadın mı? Sen ne için bizi aldattın? Allah’ın ibadetinden, taatinden Allah’ın yolundan niçin bizi saptırdın?” Şeytan onlara diyecek ki “Yahu Allah’tan korkun! Ben mi yaptım? Ben size ufak bir vesvese verdim; buna mukabil Rabbül Âlemin gözlerinize sokacak kadar emareler, deliller, işaretler gönderdi....

HAFTANIN KİTABI

HIZIRLA KIRK SAAT “Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede Peygamber-i Ekber’in yatağında yatar, O’na Şah-ı Velayet denir. Dost ol kişidir ki, Yar-ı Gar’dır. Kucağında mübarek bir emanet vardır. Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübarek emanet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Oradan Ebu Bekr’i yılan sokar. Dost son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır.”   Bir yolculuk kitabıyla tanıştırmak isterim sizi. Yerin altını ve üstünü, geceyi ve gündüzü, hüznü ve mutluluğu, Nil’i ve Atlantik bahrını, Batının korosu ve doğunun sahralarını içine alan ve yürümenin hiçbir şekilde izah bulmadığı bir yolculuk kitabı.   Üstad Sezai Karakoç bu kitabını yazarken kırk gün boyunca aynı çay bahçesinde aynı masada oturmuş, karşısında Hızır (a.s) ile bir muhabbete gark olmuştur. Karşısında Hızır (a.s) varmış ve onunla beraber bir yolcu...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim. Çok sevdiği bu topraklardan cebren hicrete mecbur edilen Allah Resulü (s.a.v), Mekke'den ayrılırken yaşlı gözlerle şehre dönerek şöyle buyurmuştu: "Allah'ın yarattığı şeyler içinde en çok sevdiğim yer sensin. Eğer buranın halkı beni (zor­la) çıkarmasaydı, ben kendiliğimden çıkmazdım." Mekke binlerce yıldır kalbinde eşsiz bir cevheri, Allahu Teâlâ'nın evini taşımaktaydı. Kâbe'nin bulunduğu şehirden ayrılmak onun manasını en iyi bilene, en iyi hissedene ağır geldi. Mekke'nin kalbi Allah'ın evi ise ya mümin kulun kalbi Allah katında nedir? Bu kalbin hakikatini şöyle ifade etmişler: "Mevlana Halid-i Bağdadî Hazretleri Mekke'ye gittiğinde Kâbe'yi tavaf ettikten sonra oturup Kâbe'ye bakıyordu. O sırada karşısında sırtını Beyt'e vermiş birinin ona baktığını gördü. Kalbinden "Ya Rabbî! Bu adam sırtını Kâbe'ye vermemesi gerektiğini âlimlerden hiç duymamış mı?" Dedi. O mübarek zât da onu yanına ...

hubb-u ehl-i beyt

HAZRETİ HATİCE (ra) Zamanındaki hanımların en hayırlısı, Meryem binti İmran idi. Zamanının en hayırlı hanımı ise Hatice binti Huveylid'dir. (Müslim,69) Hz Hatice'ye Mekke'de doğmuş babası Hüveylid bin Esed ve annesi Fatma Binti Zahide'nin terbiyesinde yetişiyordu. Babası hatırı sayılır saygın ve zengin bir tüccardı. Annesi namusuna düşkün itibarlı ve terbiye noktasında ileri derecedeydi. Hz Hatice'ye iffet ve nezahetinden dolayı Tahire (temiz kadın) sıfatı verilmesi annesinden almış olduğu terbiyenin sonucuydu. Zeki akıllı ve ağırbaşlı olan Hz. Hatice ailesinin olumlu ortamında iyi bir şekilde yetişti inanç noktasında ciddi bir bilgiye sahipti. Hz. Hatice tek Allah inancına meyilliydi. Ahlakı ticari ve inanç yönünde olgunlaşan Hz. Hatice davranış ve tutumuyla Mekke toplumunda farklı bir sima olarak ortaya çıkıyordu. Özellikleri ile öne çıkan Hz Hatice'ye önce Ebu Hale bin Zürare talip oldu mutlu evliliklerinden iki oğlu oldu ancak evlili...

HİKMETLİ SÖZLER

Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep; Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi. Medyundun o mas jurna bütün bir beşeriyyet.. Ya Rabbi bizi mahşerde bu ikrar ile haşret         MEHMET ÂKiF ERSOY Kâinattaki her bir mahlukat, her bir beşer ve dahi kâinatın kendisi varlığını Resul-i Ekrem'in(sav) varlığına borçludur. Insan varlık sebebini tanımalı, ona tâbi olmalı, onu her şeyden çok sevmelidir ki insan olmanın, imanın zevkini alabilsin. Seyda i Tagi (ks) sohbetinde şöyle buyurmuştur: "Resulullah'ı(sav) sevmek, bütün müslümanlara farz-ı ayndır. Onun sevgisi bir gönüle yerleşirse, islamiyet'i yaşama, imanın ve İslam'ın tadına, doyulmaz zevkine ermek ne kadar kolay olur. Bu sevgi, iki cihanın Efendisine tam uymaya sebeptir. Bu sevgiyle Allahu Teâlâ'nın Habibi'ne  ikram ettiği sonsuz ve tarife sığmaz nimetlere ve bereketlere kavuşmakla şereflenilir. Küçük, büyük her Müslümanı doğrudan doğruya Resulullah'ın(sav)  sevgisine götüren ehl-i sünnet âlimleri ve ki...

HOŞ BİR SADA

Münire Bacı'ya ait olduğu söylenen şiirdir. Münire Bacı hakkında çok az bilgimiz vardır. Kendisi 19.yy tekke şairlerindendir. Bektaşi Tekkesine intisap etmiştir. İstanbul'da olduğu bilinmektedir. Münire Bacının Bektaşi Nefeslerinden; Haktır Allahım, Muhammed Mâhım Haktır Allahım, Muhammed mâhım Ali'dir şahım efendim, Allah eyvallah! Musa-yı kâzım, Rıza imanım Takii'dir dâim efendim, Allah eyvallah! Kanber-ü selman, Pir balım sultan Bunlaran ihsan efendim, Allah eyvallah! Ali'den nimet, Veliden himmet Dervişten hizmet efendim, Allah eyvallah! Fatıma zehra, Hatice kübrra Nur-i kibriya efendim, Allah eyvallah! Nakiidir iman, Askeridir can Mehdi-i devran efendim, Allah eyvallah! Aşka burhanım, Sırr-ı Rahmanım Derde dermanım efendim, Allah eyvallah! Yüzümüz yerde, Özümüz darda Huzur-u pirde efendim, Allah eyvallah! Şebber-ü şübber, Abidin server Bakır-u cafer efendim, Allah eyvallah! Çardeh-i masum, Şeh...

HAFTANIN KİTABI

YAŞIYORUZ SESSİZCE Ölüm Nedir? Sesin hangi renginde Sessizliğin hangi kokusundadır? İnsan; doğduğu için ölecektir elbet. Hareketin devinimi; içten dışa, dıştan içe, Döngüsel hareketin en güzeli, en sıradışı olmayanı Ölüm.. Yaşamla başlayan ölüm, gittikçe yakınlaşan zaman, Yaşam, ölüm, zaman.. Hepsi koskocaman bir sessizlik aslında. Şair; yaşamın sessizliğiyle ölümü anlatmak istemiş, Eşi Hatice Hanımın vefatından sonra bu kitabı yazmış, Affedersiniz, tabiri doğru kullanmak gerek sanırım, Bu kitabı; yaşamıştır.. Şairler mi şiir yazar, şiirler mi şairleri yazar, hala çözebilmiş değilim ama, Kelimeler bir his olup değiyorsa size, sanırım şair güzel bir şey yapmış oluyor. Hangisi hangisini yazdıysa farketmiyor. “Neden kimse sana benzemiyor Hatice?” diye soruyor şair bir mısrada. Çok basit bir cümle, nasıl da gelip çoraklanıyor kalbinizin ortasına. Evet ölüm haktır ve elbet bir gün her birimizin kapısını çalacaktır ama, En çok gidenin boşl...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrrahmanirrahim.  İnsana asıl fakirlik ve zenginlik sonradan arız olur. “Lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard” (Bakara, 255) Mülk, saltanat sadece ve sadece Allah’a aittir. Allah, insana ikazda bulunuyor. Sen hiçbir şeyin maliki değilsin, diyor. İnsan, ervah âleminden bir geçiş alemi olan dünya âlemine geliyor. Ve doğarken fakir, hiçbir şeyi yok olarak doğuyor. Üzerine bez sonradan örtülüyor. Doğarken hiçbir şey bilmiyor, bilgi sonradan hâsıl oluyor. İnsan bu dünyadan da toprağın bağrına giriyor. Kabir denilen o kapıdan geçerek, toprağın rahminden başka bir âleme geçiyor. Bu geçiş sırasında mülk, saltanat, zenginlik arızi bir durumdur. İnsana sonradan verilen her şey, sadece ve sadece O’nundur, Allah’a aittir. Allah Teâla kendisini “Allah; hayy, kayyum ve mülkün sahibi olarak” tanıtıyor. Bedenlerinizin de maliki Allah Teâlâ’dır, beden size emanettir.  Mülkiyeti sizin değildir, o yüzden istediğinizi yapamazsınız. Eğer mülkiyet sizin olsaydı, beden hakkınız olacaktı. ...

Aşk ehline âlemde dilara mı bulunmaz?

MECNUN İSEN EY DİL SANA LEYLÂ MI BULUNMAZ Aşk ehline âlemde dilara mı bulunmaz? Mecnun isen ey dil sana leylâ mı bulunmaz? Harcetme sesin eyleme feryâdı çemende Ey bülbül-i şeydâ sana bir gül-i ranâ mı bulunmaz? Nevâ'da Hicâz Gazeldir. Hafız Ahmed Bey ne güzel okur. Ondan dinleyelim.

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim. "Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fâsık kimselerin ta kendileridir."[4] Öyle bir hayat yaşıyor ki Allah'ı unutmuş; sakın ha, işte o Allah'ı unutanlar gibi olmayın. Hayatlarında Allah'a yer vermeyen insanlar gibi olmayın. Eğer böyle olursanız dünyadaki cezanız şu olacak: Allah da sizi size unutturacak. Kendinizden haberinizin olmadığı bir yaşantı... Böyle insan çoktur. Onlardan olmayın diye uyarıyor Allahu Teâlâ. Ayetin devamında: "Şayet biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan titremiş ve paramparça olmuş görürdün. İşte bu misalleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz."[5] İnsana verilen şuuru dağa verseydik; iman ve Kuran emanetini dağa verseydik sen görecektin ki o dağ secdeye kapanmış, başını eğmiş ve paramparça olmuş. Neden? "min haşyetillah" Allah korkusundan o dağın paramparça olduğunu görecektin. ...