DİLSİZ
Film; babaannesinden miras olarak kalan bir sandığın asıl
sahibine yani Sami’ye teslim edilmesiyle başlar. Sandığın içindekiler ilk başta
çok soğuk ve anlamsız gelirken daha sonrasında Sami’nin hayatını etkileyecek
bir yolculuğa çıkaracaktır onu. Tantanalı ve yoğun olan bir hayatın içinde;
durup düşünebildiğimiz zaman bir kapı açılmaktadır. Düşünmenin fiziksel olarak
durmakla alakası vardır evet. Dışardaki bir hareket düşünme sistemimizi de
etkilemektedir. Sami’nin geçmişiyle kurmaya başlayacağı bağ bu sandıkla beraber
hızlıca canlanacaktır. Filmdeki Rüya, mevlid ve meşk sahneleri geçmişteki ruhi
ve hissi bağa doğru bir kanca atacaktır. Sandıktan ne mi çıkacaktır?
Hat
meşkini yapmak için gerekli malzemeler ve bir kitap. Kitap önemlidir çünkü,
hakiki hattatların nasıl talebesi olunur, onu öğretecektir Sami’ye. Duvar
resimleri yapan Sami’nin Hat meşkine başlaması elbette bize resim ve hat
arasındaki ince bağlantıları da kurduracaktır. Talebe olmak nedir? Nasıl talebe
olunur? Talip edenin, hocasının yanında başlayan serüvenindeki sabrı nedir ve
nasıl olmalıdır. Bir de ‘iz’i belli belirsiz olan aslında Kütüphane müdürü
Selma vardır. Sami’deki Selmaya
yönelmemizi isteyen yönetmen, aşkın bambaşka ve incitmeyen, fedakar boyutunu
bize gösterecektir. Kamerasını uzun yıllar belgesel-Kurmacayla yoğurmuş olan
yönetmenin, kurmaca noktasındaki başarısını tebrik etmek gerekir. Hem senaryo
hem de kurgu akışı noktasından sıkmayan, heyecanlandıran ve evet bir Doğu
masalı gibi, kahramanın yolculuğunun onun ahlakına ve kalbine çok güzel şeyler
katmış olarak tamamlandığı bir filmdir. Daha fazlası sanırım meraklıların
merakını söndürebilir. Aşk, meşk, dilsiz, incinmek mi, incitmemek mi gibi
anahtar kelimeleri siz değerli takipçilerimize bırakıyoruz. Muhabbetle
kalınız..
filmde çalan bizi mesut eden şarkılar dinlemenizi tavsiye ederiz :)
Yorumlar
Yorum Gönder