Katip Bartleby

İçinde bulunduğumuz bu günlerde karantina ve hareket kavramları üzerine düşünürken, yıllar
öncesinde zihnime kazınan bu kitap çıkageldi. Bartleby zihnimde koltuğuna yapışmış ve hiçbir şekilde o koltuktan kalkmayan ve en sonunda bu hareketsizliğinden dolayı insanları çıldırtan bir insandı. Evet bu yöntemi hayatımın belli zamanlarında bazı insanlara yapmak istemiştim. Çıldırtasıya kadar sessiz kalmak ya da hiçbir şekilde bir eylemde bulunmamak.
Peki neydi Hareket? Evet en başta gayet formülsel bir şey dönüyor zihnimizde, daha sonrasında ilerledikçe, izledikçe aslında her şeyin kaynağının hareket olduğunu gözlemliyoruz. Gözlemleyebilmemiz için bile bir hareket gerekiyor. Görüntünün ve sesin hareketi. Gözün zaafı harekettir mesela ve dolayısıyla sinema bizi çeker hatta belli bir noktada tutsağı haline getirir. Bartleby bütün bu hareketleri reddeden bir adam. Hareketi reddetmek demek aslında yaşamı reddetmek. Bartleby yaşamı reddederken aynı zamanda bir duruş olarak bundan övünüyor. Bir öfkenin bir serzenişin ortaya çıkışı belki de. Hareketsizlik deyince sıkça duyduğumuz; Boş vakit kavramı hep değişik gelir bana, hareketsizliği çağrıştırdığı için belki de sevemiyorum bu kelimeyi. Durduğun zaman ne yaparsın gibi bir soru bu. Kusura bakmayın ama etrafımdaki hiçbir şey durmuyorken ben nasıl durmuş oluyorum diye haykırmak istiyorum çoğu zaman bu soru karşısında. İnsan ne kadar hareketsiz ve toplumdan uzak yaşayabilir? Ya da toplumun içine karışmayarak. Evet karantina günlerine özel sorular bunlar. Sağlığımız için daha izole ve daha uzak kalmaya çalışarak yaşıyoruz ya da yaşamaya çalışıyoruz. Aslında hareketimiz ve buluşmalarımız yön değiştirmiş oldu. Şöyle ki; bedenen görüşemesek de telefonlar veya canlı bağlantılarla birbirimizi görebiliyor ve seslerimizi duyabiliyoruz. Hatta bunlar olmasa çıldırırdık herhalde diyoruz. Hareketimiz devam ediyor ve edecek de… Döngüsel ve çizgisel hareketten bahsedebilirz. İbni Haldun zamanın döngüsel olduğunu iddia ediyor. İnsan doğar yaşar ölür ve bir çember hareketinin üzerinde gösterir bunları. Yaşlandığında da çocuktan farkı kalmaz ve çocukluktaki bir eylem döngüsellikten dolayı yaşlılığı ya da gençliği de etkiler böylece. Çizgiselde her şey yaşanır, biter ve geride kalır. Unutur gidersin. Bu bi kere insanın fıtratına ters bir durumdur. İnsan yaşamındaki her bir izi taşımaz mı? Her bir parçayı biriktire biriktire getirir yaşamının içine. Bu noktada biriktirebşlme eylemi elbette ki hareketle ilgilidir.
Peygamberimiz’in (s.a.v)
yolda hiçbir şey yapmayarak bekleyen bir insana selam vermemesi, Ayet-i
Kerime’nin; bir işi bitirdiğinde hemen diğerine koyul, ifadeleri de hareket
meselesinin de zemininde bulunmakta benim zihnimde. Kitabın okumasını bu noktalarda ele almak verimini
artıracaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder