Ana içeriğe atla

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim



Halis, bir şeyin karışması muhtemel olan şeye, başka şeyin karışmaması demektir. Bu yapılan şeyin temiz ve karışıksız olmasına da ihlâs adı verilir. Yüce Allah buyuruyor ki: "Size onların karnındaki pislik ile kan arasından, içenlerin boğazlarından   kolaylıkla geçen sade bir süt içiriyoruz” (Nahl suresi 66. âyet)
Sütün gerçekten halis ve temiz olması; kan, idrar ve pislikler  gibi inekten çıkmış olmasına rağmen ona hiç bir şeyin karışmamış olmasıdır. Şirk, ihlâsın tamamen zıddıdır. Halis olmayan müşriktir. Şirkin açığı ve gizlisi olduğu gibi, ihlâsın gizlisi açığı vardır. İhlâs ve şirkin mekânı kalptir. İhlâs veya şirk oluşu gaye ve niyete göre anlaşılır.
Halis, sadece Allah rızası için niyet ederek yapılan amellere denir. İlhad ise haktan uzaklaşarak gösteriş, riya ile yapılan amellere denir. Bunlar "Ey riyakâr, ey sahtekâr, ey ortak koşan, ey küfreden” isimleriyle kıyamet günü çağrılırlar. Bunlar Allah'a yakınlık amacıyla hareket ettikleri halde niyetlerine başka şeyler karışmıştır.
Amellere karışan şeyler; riya veya dünya menfaatidir. Bir adam oruç tutarken Allah'ın rızasını niyetlendiği gibi bedenin sıhhat bulmasına niyetlenmesi böyledir. Efendinin kölesini azad ederken hem Allah rızasını kazanmaya, hem de onun kötü huylarından ve masraflarından kurtulmaya niyet etmesi böyledir. Bir kimsenin Allah rızasını kazanma ve farzı yerine getirmek için hacca giderken, ayrıca değişik hava teneffüs etmeyi düşünmesi veya ülkesinde maruz kaldığı herhangi bir kötülükten kurtulmayı, düşmanından ve hasmından  kaçmayı, ailesinden ve çocuğundan uzak kalmayı, herhangi bir meşguliyetten kurtulmayı aklına getirmesi böyledir. Ayrıca savaşın hilelerini ve taktiklerini öğrenebilmek için savaşa katılması böyledir. Servetini ve aile fertlerini korumak için uykuya dalmaması bu vesileyle gece namazı kılması, geçimini temin böyledir. Çevresinde mevki kazanma amacıyla veya ilmin sağladığı şan, şöhret sayesinde servetini koruma gayesiyle okuması böyledir. Sessizliğin verdiği sıkıntıdan kurtulmak ve konuşmanın tadını almak için başkasına ders okutmak da böyledir. Vaaz ve nasihatte bulunmak veya bilginler, sufiler ve diğer halk içinde sevilen bir kişi olmak için bilginlerin ve sufilerin hizmetinde bulunmak ve böylece arkadaş edinebilmek için iş görmek böyledir. Güzel yazı yazabilmek için Mushaf yazmak da böyledir. Yol parası vermemek için hacca yürüyerek gitmek, temizlenmek amacıyla abdest almak, serinlemek veya  ter kokularını atmak için banyo yapmak böyledir. Söylediğinin kuvvetli/gerçek olduğunun bilinmesi için hadis söylemek de böyledir. Yine ev kirası vermemek için camide itikâfa girmek, yemek pişirme telaşından kurtulmak için oruç tutmak, ısrarlı ve inatçı dilencileri başından savabilmek için onlara sadaka vermek, hastalanınca ziyaret edileyim diye başkalarını ziyaret etmek, başkalarının kendi cenazesine katılması için cenazeye katılmak böyledir. İyi biri olarak tanınmak, kendisine hürmet ve saygı gösterilmesi için bu ve buna benzer iyilikler yapmak da böyledir.
Bunları tam manasıyla Allah rızası için yaptığı ve kendini asıl harekete geçiren gücün, Allah rızası olduğunu ve belirtilen sebeplerden biri buna ilave edildiği ve böylece yaptığı işler kendine daha kolay hale geldiği zaman amel ihlâs sınırından çıkmış olur. Ameline şirk karışmış olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

O VE BEN

O ve ben diye başlıyor kitap. ‘O ve Ben’… Kitabı okuyanlar görecektir ki kitapta Necip Fazıl'dan bir eser kalmamıştır. Yani Necip Fazıl bu kitabında O’nu ve kendisini anlatır. Asıl olanı kitabın sonunda görüyoruz ki zahiri Necip Fazıl'dan eser kalmaz ve yalnızca O kalır. Bir nevi  fenâ hali. ( burada fena olmak mevzusuna değindiğimiz yazının linkini kullanacağız) O diye hitap ettiği kendisinden bahsettiği kişi onun mürşidi, rehberi,  öğreticisi,  hocası olan Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleridir. Kitap, biyografi niteliğinde bir eser olup Necip Fazıl, kendi hikayesini, kendi ölçüsünü, kendi yaşamını anlatır. Bu yaşamı ise O’nun üzerinden anlatır. Çünkü O olmadan önceki hayatını yaşanmamış saymıştır.  “Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum  Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” Bir insanın gafletten uyanışı, kendini bilişi, kendine gelişi, kendinin farkında oluşu aslında o insanın bir doğumu hükmündedir.  Biz buna bir *‘Seyru sülûk’ hika...

HAFTANIN KİTABI

YAŞIYORUZ SESSİZCE Ölüm Nedir? Sesin hangi renginde Sessizliğin hangi kokusundadır? İnsan; doğduğu için ölecektir elbet. Hareketin devinimi; içten dışa, dıştan içe, Döngüsel hareketin en güzeli, en sıradışı olmayanı Ölüm.. Yaşamla başlayan ölüm, gittikçe yakınlaşan zaman, Yaşam, ölüm, zaman.. Hepsi koskocaman bir sessizlik aslında. Şair; yaşamın sessizliğiyle ölümü anlatmak istemiş, Eşi Hatice Hanımın vefatından sonra bu kitabı yazmış, Affedersiniz, tabiri doğru kullanmak gerek sanırım, Bu kitabı; yaşamıştır.. Şairler mi şiir yazar, şiirler mi şairleri yazar, hala çözebilmiş değilim ama, Kelimeler bir his olup değiyorsa size, sanırım şair güzel bir şey yapmış oluyor. Hangisi hangisini yazdıysa farketmiyor. “Neden kimse sana benzemiyor Hatice?” diye soruyor şair bir mısrada. Çok basit bir cümle, nasıl da gelip çoraklanıyor kalbinizin ortasına. Evet ölüm haktır ve elbet bir gün her birimizin kapısını çalacaktır ama, En çok gidenin boşl...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim.  Elhamdülillahi Rabbül Âlemin. Vesselatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin nebiyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem. İnsan müminse, Allah’a iman etmişse; eğer ki ikazlardan anlamaz ise, Allah bazen musibet gibi ikazlarla onu uyandırıyor. Dünyevi musibet tokatları ile insan uyanmaz ise neuzibillah kabrin sıkması, onunla da arınma olmaz ise cehennemin havuzunda temizlenme oluyor. Onun için insanın aklını başına çabuk alması lazım. Hadis kitaplarında ahirette, birbirlerini dünyadayken aldatan insanların mücadelesini anlatılır. İnsanın şeytanla olan mücadelesini anlatır. Mesela aldanan, o gaflet ile hayatını ömrünü tüketen insan şeytana diyecek ki “Utanmadın mı? Sen ne için bizi aldattın? Allah’ın ibadetinden, taatinden Allah’ın yolundan niçin bizi saptırdın?” Şeytan onlara diyecek ki “Yahu Allah’tan korkun! Ben mi yaptım? Ben size ufak bir vesvese verdim; buna mukabil Rabbül Âlemin gözlerinize sokacak kadar emareler, deliller, işaretler gönderdi....