Her dideden gören o, her yüzden görünen o
Ey göz anı görmesen de, görür seni sevdiğin Sanma ansız bir dem var, her demdir o sana yâr Sen yâr olmasan dâhi yârdı sana sevdiğin (Hulusi Efendi)
Rabbül Âlemin insanoğlunu çok sevdiği için, yaratmış olduğu bütün mahlukat arasında en büyük payeyi ona vermiştir. Kendisine dost olma fırsatını, kendisini bilme, tanıma ve sevme fırsatını bahsetmiştir.
Bir kere tefekkür edelim; insanın her yaptığı şey Allah(cc) için önemli olmalı ki sabah uyandığımız andan, tekrar uyuyuncaya kadar her hareket ve fiiliyatımızın Hakk katında bir adı ve anlamı vardır. Yaptığımız hareket ve fiiliyat, ya farzdır ya sünnet; ya edeptir ya malayani; ya helaldir ya haram ya da mekruh.
Kalp denilen bütün âlemi içine alabilecek muazzam bir aşk merkezini yaratmış. Binlerce kez küçültüp vücut ülkesine yerleştirmiştir ki dünyadayken ayrılığa onunla sabretsin, onunla ilâhi füyuzatları algılasın ve Rabbi ile buluşsun.
Allah(cc), çok değer verdiği insanoğlu için koruyucu melekler yaratmıştır ki; sağında, solunda, önünde, arkasında onu korusun ve gözetsin. Değerli olmasaydı insan, yazar mıydı her hayır ve hasenatını Kiramen Katibin melekleri? İlahi bir nazarla takip edilir insan her an. Rabbül Âlemin Semi'dir, duyar. Basar'dır, görür. Insanoğlunun dünya hayatını muazzam bir tertiple düzenleyen Hakk Teâlâ, ahiret hayatı için de muazzam bir tertip yaratmıştır. Dar-ı dünyadaki her anını hesap edip dar-ı bekada ona göre muamele edeceğini bildirmiştir. Bu noktada, işin merkezinde olan insanın bu ilâhi nizamın farkında olmasına 'ihsan hâli' denir. Biz O'nu(cc) görmesek de Allah'ın(cc) bizi görüp gözettiğini bilmek ve bu bilinçle O'nun(cc) rızası istikametinde yürümek, 'ihsan' mertebesine nailiyetin alametidir. Peygamberler ve Allah(cc) dostları hep bahsedilen bu hâl üzeredir.
Dünya hayatında ilâhi bir gözün devamlı bizi takip ettiğinin farkında olsak, şu an yapmış olduğumuz pek çok şeyden vazgeçerdik. Işte tasavvuf; insanın kalbini devreye sokarak bu ilâhi nizamın farkında olmasını sağlayan bir mekteptir.
Ey göz anı görmesen de, görür seni sevdiğin Sanma ansız bir dem var, her demdir o sana yâr Sen yâr olmasan dâhi yârdı sana sevdiğin (Hulusi Efendi)
Rabbül Âlemin insanoğlunu çok sevdiği için, yaratmış olduğu bütün mahlukat arasında en büyük payeyi ona vermiştir. Kendisine dost olma fırsatını, kendisini bilme, tanıma ve sevme fırsatını bahsetmiştir.Bir kere tefekkür edelim; insanın her yaptığı şey Allah(cc) için önemli olmalı ki sabah uyandığımız andan, tekrar uyuyuncaya kadar her hareket ve fiiliyatımızın Hakk katında bir adı ve anlamı vardır. Yaptığımız hareket ve fiiliyat, ya farzdır ya sünnet; ya edeptir ya malayani; ya helaldir ya haram ya da mekruh.
Kalp denilen bütün âlemi içine alabilecek muazzam bir aşk merkezini yaratmış. Binlerce kez küçültüp vücut ülkesine yerleştirmiştir ki dünyadayken ayrılığa onunla sabretsin, onunla ilâhi füyuzatları algılasın ve Rabbi ile buluşsun.
Allah(cc), çok değer verdiği insanoğlu için koruyucu melekler yaratmıştır ki; sağında, solunda, önünde, arkasında onu korusun ve gözetsin. Değerli olmasaydı insan, yazar mıydı her hayır ve hasenatını Kiramen Katibin melekleri? İlahi bir nazarla takip edilir insan her an. Rabbül Âlemin Semi'dir, duyar. Basar'dır, görür. Insanoğlunun dünya hayatını muazzam bir tertiple düzenleyen Hakk Teâlâ, ahiret hayatı için de muazzam bir tertip yaratmıştır. Dar-ı dünyadaki her anını hesap edip dar-ı bekada ona göre muamele edeceğini bildirmiştir. Bu noktada, işin merkezinde olan insanın bu ilâhi nizamın farkında olmasına 'ihsan hâli' denir. Biz O'nu(cc) görmesek de Allah'ın(cc) bizi görüp gözettiğini bilmek ve bu bilinçle O'nun(cc) rızası istikametinde yürümek, 'ihsan' mertebesine nailiyetin alametidir. Peygamberler ve Allah(cc) dostları hep bahsedilen bu hâl üzeredir.
Dünya hayatında ilâhi bir gözün devamlı bizi takip ettiğinin farkında olsak, şu an yapmış olduğumuz pek çok şeyden vazgeçerdik. Işte tasavvuf; insanın kalbini devreye sokarak bu ilâhi nizamın farkında olmasını sağlayan bir mekteptir.
Yorumlar
Yorum Gönder