Bismillahirrahmanirrahim
Allah'ın (cc) 99 esmasına bakıldığı zaman hepsinin içerisinde mevcut olan bir özelliktir vermek. El Hâlık; yaratan, yoktan var eden ismiyle bütün yaratılmışları yokluk âleminden çıkarıp varlık vermiştir. Er Rezzak ismiyle rızıklarını vermiş; El Kerim ismiyle keremini yarattıklarının üzerinden eksik etmemiş; El Berr ismiyle iyilik ve ihsanı artırarak vermiş; El Muğnî ismiyle yarattıklarının maddî manevî ihtiyaçlarını giderip zenginlik vermiştir. Allahu Teâlâ'nın daha nice isimleri O'nun(cc) bu kâinatta asıl veren, ikram eden, bağışlayan, nimetiyle nimetlendiren olduğunun delilidir.
Kur'an-ı Kerim'de birbiriyle son derece ilgili ve yakın anlamlarda kullanılan üç kavram rahmet, rızık ve nimettir. Cenâb-ı Allah(cc) rahim bir Rabb'dır, yani bütünüyle rahmet sahibidir. Rahmet; acıma, şefkat, rikkat sahibi olup bütün bunlar da rahmet olunana ihsanı ve inamı gerektirir. Bir olan Rabb Teâlâ yarattığı kullarının hayatı için gerekli her şeyi kendi üzerine almıştır. O(cc), bu bakımdan onlara sürekli ihsanda bulunur; işte bu rahmettir. "Kendi üzerine rahmeti yazdı.” (Enam:12)
Rabbül Âlemin bütün kâinatı tepeden tırnağa verme ve yardımlaşma döngüsü üzerine yaratmıştır. Bu döngü içinde her varlık vererek döngünün devamını sağlar. Bu bakımdan hepsi birbirine muhtaçtır. Toprak, bitki, insan hepsi birbiriyle bir alşveriş hâlindedir. Kâinattaki bu döngüyü Kur'an-ı Hâkim "teavün” ve "infak" kelimeleriyle tarif eder. Her iki kelime de yardımlaşma manasına gelir. Ancak bu varlıkların içerisinde akıl ve nefs vererek imtihan ettiği tek varlık insandır.
İnfak; gerekli ve gerçek ihtiyaçları karşılayacak yardımı muhtaç olana ulaştırmak demektir. Bu yardım, imkân sahibinin yoksula bir lütfu değildir. Kur'an'a göre Allahu Teâlâ'nın fakirler için belirlediği bir haktır. "Onların mallarında yardım isteyenler ve ihtiyaçlarını dile getirmekten çekinenler için belirli bir hak vardır.” (Mearic:24) Daha sonra gelen bir ayette ise "O muttakiler, gayba iman eder, namazlarını gereği gibi kılar ve kendilerine ihsan ettiğimiz nimetlerden infak ederler.” (Bakara:3) buyrulmuştur.
İnfak konusunda en güzel örnek Ashab-ı Kiram(r.a) Efendilerimizdir. Onlar; Allah'a ve o kadar inanmışlardı ki, hiç tereddüt etmeden mallarını ve canlarını feda ettiler. Hz. Ömer(ra) anlatıyor: Bir gün Resûl-i Ekrem(sav) bize, askeri donatmak için sadaka getirin, diye buyurdu. Benim malımın çok olduğu bir zamandı. Gönlümden şöyle geçti “Her zaman kardeşim Ebu Bekir(ra) sadaka hususunda hepimizden fazla veriyor. Ama bu sefer ben ondan fazla vereyim.” Sonra malımın yarısını götürdüm. Efendimiz(sav) buyurdu ki: ‘Ya Ömer! Ehl-i beytine ne alıkoydun?’ dedim ki ‘Ya Resulullah! Yarısını bıraktım.’ Bu sırada Ebu Bekir(ra) tüm malını getirip koydu. Hazreti Fahri Kâinat(sav) buyurdu ki: ‘Ya Ebu Bekir! Ehli beytine ne alıkoydun?’ Hz. Ebu Bekir ‘Ya Resulullah! Ehlime Allah Teâlâ’yı ve Resûlünü alıkoydum.’ dedi.

Yorumlar
Yorum Gönder