Ana içeriğe atla

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim.


İnsana Rabbül Âlemin’in bahşettiği zahiri nimetler vardır. Göz nimettir, kulak nimettir, dil nimettir. Sıhhat nimettir, gençlik nimettir. Zahiri nimetler olduğu gibi Allah insana batını nimetleri de bahşetmiş. Zahiri nimetleri Allah niçin yaratmış ise o yerde kullanmakla insan zirveye çıkar. Başımız secdeye gitmekle, dilimiz Allah’ı zikretmek ve insanları hak ve hakikate sevk etmekle, göz hakikati görmekle, kulaklar gıybetten uzak kalmak ve her zaman hayır işitmekle insan yükseldiği gibi sıhhatini bu yolda vermek suretiyle sıhhatini malını canını her şeyini bu yolda vermek harcamak sureti ile yükselir. Bunlar zahiri nimetleri kullanmadır. Batını anlamdaki nimetleri de orada kullanmak lazım. Batını nimetleriniz nelerdir? Muhabbetinizdir, iştiyakınızdır, mehafetinizdir. Bunları da Allah yolunda harcamamız lazım. Mesela mehafet korku demek. Korkunun Allah’a karşı olması lazım. Korku insanın içinde var olan bir hayâ. Hayâdan gelen bir korku, muhabbetten gelen bir korku kaybetmenin endişenin verdiği bir korku. Bu korku, Rabbül Âlemin nezdinde öyle yüksek bir makama insanı ulaştırıyor ki belki zahiri manadaki azalar insanı o seviyeye ulaştırmıyor. Resulü Ekrem (s.a.v) bir gün “Süheyl ne kadar hoş güzel bir insandır.” diye buyurdu. Sebebini sorulunca şöyle söyledi “Çünkü Allah’a karşı hayâ seviyesi, korku seviyesi öyle bir derecededir ki; şayet günahların arkasında ceza, cehennem olmasa dahi Allah’a karşı olan o derin muhabbetine, hayâsına binaen Allah’ın arzusunun dışında başka bir yola kapılmaz.” Allah’a karşı korkusu olmasa gene O’na asi olmayacaktı, diyor. Onun için insan, Sahabe-i Kiram’ın mevzusu bahsedilince bir nebze de olsa hâlini onlara benzettirmesi lazım. Mesela muhabbetinin bir nebzesi onlara benzemesi lazım. Mehafetinin bir nebzesi onlara benzemesi lazım. İbadet ü taatinde olan sadakat, ihlas, vefa, aşk ve iştiyakı onlara benzemesi lazımdır. Hizmetinde yaşadığı cefa bir nebze de olsa onlara benzemesi icap eder.
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciun” (Bakara:156) Biz Allah’tan geldik, Allah’a aidiz; Allah ile olan münasebetimizi devam ettireceğiz ve en son biz Allah’a döneceğiz. Bu münasebet, bu mülahaza ile cefaya eziyete katlandılar ve en son Allah’a döndüler. Biz Allah’tan geldik mümkün derece şu gönderildiğimiz yere Allah ile olan münasebetimizi, muhabbetimizi, iştiyakımızı devam ettireceğiz. Vazifemizi yapacağız. Allah’ın bizden hususi bir beklentisi var. Sıradan mahlûklar gibi değiliz; çünkü algılarımız farklı ve en son vazifemizi yapıp Allah’a döneceğiz. 
Bu büyüklere benzemeyi Allah hepimize nasip etsin inşaallah. Benzetmemiz lazım. Yani çok halis olmamız lazım. Allah’tan geldik Allah ile olan münasebetimizi inşaallah her an devam ettireceğiz. Vazifemizi yapıp en son “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciun” biz vakit geldiği anda Allah’a döneceğiz.

Ve sallalahu seyyidina Muhammedin nebiyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

O VE BEN

O ve ben diye başlıyor kitap. ‘O ve Ben’… Kitabı okuyanlar görecektir ki kitapta Necip Fazıl'dan bir eser kalmamıştır. Yani Necip Fazıl bu kitabında O’nu ve kendisini anlatır. Asıl olanı kitabın sonunda görüyoruz ki zahiri Necip Fazıl'dan eser kalmaz ve yalnızca O kalır. Bir nevi  fenâ hali. ( burada fena olmak mevzusuna değindiğimiz yazının linkini kullanacağız) O diye hitap ettiği kendisinden bahsettiği kişi onun mürşidi, rehberi,  öğreticisi,  hocası olan Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleridir. Kitap, biyografi niteliğinde bir eser olup Necip Fazıl, kendi hikayesini, kendi ölçüsünü, kendi yaşamını anlatır. Bu yaşamı ise O’nun üzerinden anlatır. Çünkü O olmadan önceki hayatını yaşanmamış saymıştır.  “Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum  Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” Bir insanın gafletten uyanışı, kendini bilişi, kendine gelişi, kendinin farkında oluşu aslında o insanın bir doğumu hükmündedir.  Biz buna bir *‘Seyru sülûk’ hika...

HAFTANIN KİTABI

YAŞIYORUZ SESSİZCE Ölüm Nedir? Sesin hangi renginde Sessizliğin hangi kokusundadır? İnsan; doğduğu için ölecektir elbet. Hareketin devinimi; içten dışa, dıştan içe, Döngüsel hareketin en güzeli, en sıradışı olmayanı Ölüm.. Yaşamla başlayan ölüm, gittikçe yakınlaşan zaman, Yaşam, ölüm, zaman.. Hepsi koskocaman bir sessizlik aslında. Şair; yaşamın sessizliğiyle ölümü anlatmak istemiş, Eşi Hatice Hanımın vefatından sonra bu kitabı yazmış, Affedersiniz, tabiri doğru kullanmak gerek sanırım, Bu kitabı; yaşamıştır.. Şairler mi şiir yazar, şiirler mi şairleri yazar, hala çözebilmiş değilim ama, Kelimeler bir his olup değiyorsa size, sanırım şair güzel bir şey yapmış oluyor. Hangisi hangisini yazdıysa farketmiyor. “Neden kimse sana benzemiyor Hatice?” diye soruyor şair bir mısrada. Çok basit bir cümle, nasıl da gelip çoraklanıyor kalbinizin ortasına. Evet ölüm haktır ve elbet bir gün her birimizin kapısını çalacaktır ama, En çok gidenin boşl...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim.  Elhamdülillahi Rabbül Âlemin. Vesselatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin nebiyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem. İnsan müminse, Allah’a iman etmişse; eğer ki ikazlardan anlamaz ise, Allah bazen musibet gibi ikazlarla onu uyandırıyor. Dünyevi musibet tokatları ile insan uyanmaz ise neuzibillah kabrin sıkması, onunla da arınma olmaz ise cehennemin havuzunda temizlenme oluyor. Onun için insanın aklını başına çabuk alması lazım. Hadis kitaplarında ahirette, birbirlerini dünyadayken aldatan insanların mücadelesini anlatılır. İnsanın şeytanla olan mücadelesini anlatır. Mesela aldanan, o gaflet ile hayatını ömrünü tüketen insan şeytana diyecek ki “Utanmadın mı? Sen ne için bizi aldattın? Allah’ın ibadetinden, taatinden Allah’ın yolundan niçin bizi saptırdın?” Şeytan onlara diyecek ki “Yahu Allah’tan korkun! Ben mi yaptım? Ben size ufak bir vesvese verdim; buna mukabil Rabbül Âlemin gözlerinize sokacak kadar emareler, deliller, işaretler gönderdi....