Ana içeriğe atla

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi rabbil âlemin vesselatu vesselamu ala seyyidina muhammedin nebiyyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.



Dünya hayatınız boyunca ne yaptınız? Elinizde ne var? Hayatınızda ne biriktirdiniz? Zamanın içine ne sığdırdınız? Mesela bu ay ne yaptınız? Zamanlara değer katan, mekânlara değer katan zamanın içinde olan ameli salihlerdir. Bir mekâna kudsiyet atfeden şey o mekânda hâsıl olan amel-i salihlerdir. Aslında bütün bunlar sizin için bir araç, bir vesiledir.
Allahu Teâla bunu bizden sual edecektir. Hizmet; neye hizmet? Kime hizmettir? Bir
sonraki hayatınızdaki kendinize hizmettir. Tarlanızı şimdiden ekin ki yarın hasat mevsimi veyahut kış mevsimi geldiğinde ektiğinizi biçesiniz. O mevsimde artık çalışma yoktur. Dünyada yaşadığımız 30-40 yılın neticesinde, tabiatımızın adeta birer parçası haline gelen şeylerden sıyrılmak zordur. Ama inşallah Allah sizlere kuvvet verir. Doktora gittiğinizde, doktor size şekerden uzak durulması gereken bir diyet verdiğinde bu insan için çok zordur. Bakıldığında insan hayatında çok yer tutuyor. Doktor hayatınıza girmiş birkaç şeyden bir bile dahi insanı men ettiğinde bu insana çok zor geliyor. Dünyanın metalarından bir tanesini söylüyoruz. Bir tane alışkanlıktan sıyrılmak için bile en az 40 günlük riyazet gerekiyor. 40 gün dişini sıkacak; fiziksel alışkanlık, zihinsel alışkanlık ve ruhsal alışkanlıklardan kurtulana kadar. Yani hafızasından silinene kadar.
Dünyada sınava tabiyiz. Allahu Teâla’nın rahmeti ile insan belki bir gün kendine gelir. Ama şunu da bilmek lazım; insan dünyaya ne kadar meylederse bilsin ki doyum hissi hiçbir zaman olmayacaktır. Bu şuna benzer ki; midenizi ikide biri kadar yemek ile doyuruyorsunuz fakat doyum hissini size veren Allah’tır. Farz edin ki mide doymayı hissetmiyor. Su içiyorsunuz kanmıyorsunuz. O dürtüyü veren Allah’tır. Ya öyle olmasa ne yapacaktınız? Hiçbir zaman doymayacaktınız. Dünya böyledir. Dünyadan maksat; insan ile Allah arasında olan, insana Allah’ı unutturan şeylerdir. Yediğiniz, içtiğiniz, gezdiğiniz ne varsa Allah ile ilişkilendirmiyorsanız o dünyadadır. Onu kalbinize attığınız andan itibaren ruhunuzu onunla doyurmaya çalıştığınız andan itibaren bilin ki ne kadar içinize atarsanız atın ruhunuz onunla doymaz. Onun için Kur’an- ı Kerim bizi ikaz diyor: “e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb” (Râd,28) “E lâ” kulaklarınızı dört açın, kalpleriniz ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur.
Yolculuğumuz sırasında şu anki uğrak yerimiz dünyadır. Nasıl ki yolculukta bir tesise uğrayıp geçiyorsak; dünyada da öyledir. Ama ahiret hayatımız buraya bağlıdır. Gelecekteki kaderimizi amel-i salih yaparak belirliyoruz adeta seçimimizi şimdiden yapıyoruz. Geleceğimizi, cennetimizi ona göre belirliyoruz. Kalp hangi tarafa mührünü basıyorsa siz oradan sayılıyorsunuz. Onun tercihini ve seçimini yapıyorsunuz. Eğer kalbiniz dünyaya mührünü basıyorsa dünyalık sayılıyorsunuz; kalbinize bakın eğer ahiret tarafı daha ağır basıyorsa siz ahiretin çocuğusunuz.

Ve sallalahu aleyhi vesellem...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

O VE BEN

O ve ben diye başlıyor kitap. ‘O ve Ben’… Kitabı okuyanlar görecektir ki kitapta Necip Fazıl'dan bir eser kalmamıştır. Yani Necip Fazıl bu kitabında O’nu ve kendisini anlatır. Asıl olanı kitabın sonunda görüyoruz ki zahiri Necip Fazıl'dan eser kalmaz ve yalnızca O kalır. Bir nevi  fenâ hali. ( burada fena olmak mevzusuna değindiğimiz yazının linkini kullanacağız) O diye hitap ettiği kendisinden bahsettiği kişi onun mürşidi, rehberi,  öğreticisi,  hocası olan Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleridir. Kitap, biyografi niteliğinde bir eser olup Necip Fazıl, kendi hikayesini, kendi ölçüsünü, kendi yaşamını anlatır. Bu yaşamı ise O’nun üzerinden anlatır. Çünkü O olmadan önceki hayatını yaşanmamış saymıştır.  “Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum  Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” Bir insanın gafletten uyanışı, kendini bilişi, kendine gelişi, kendinin farkında oluşu aslında o insanın bir doğumu hükmündedir.  Biz buna bir *‘Seyru sülûk’ hika...

HAFTANIN KİTABI

YAŞIYORUZ SESSİZCE Ölüm Nedir? Sesin hangi renginde Sessizliğin hangi kokusundadır? İnsan; doğduğu için ölecektir elbet. Hareketin devinimi; içten dışa, dıştan içe, Döngüsel hareketin en güzeli, en sıradışı olmayanı Ölüm.. Yaşamla başlayan ölüm, gittikçe yakınlaşan zaman, Yaşam, ölüm, zaman.. Hepsi koskocaman bir sessizlik aslında. Şair; yaşamın sessizliğiyle ölümü anlatmak istemiş, Eşi Hatice Hanımın vefatından sonra bu kitabı yazmış, Affedersiniz, tabiri doğru kullanmak gerek sanırım, Bu kitabı; yaşamıştır.. Şairler mi şiir yazar, şiirler mi şairleri yazar, hala çözebilmiş değilim ama, Kelimeler bir his olup değiyorsa size, sanırım şair güzel bir şey yapmış oluyor. Hangisi hangisini yazdıysa farketmiyor. “Neden kimse sana benzemiyor Hatice?” diye soruyor şair bir mısrada. Çok basit bir cümle, nasıl da gelip çoraklanıyor kalbinizin ortasına. Evet ölüm haktır ve elbet bir gün her birimizin kapısını çalacaktır ama, En çok gidenin boşl...

HİKMETLİ SÖZLER

Bismillahirrahmanirrahim.  Elhamdülillahi Rabbül Âlemin. Vesselatü vesselamü ala seyyidina Muhammedin nebiyil ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem. İnsan müminse, Allah’a iman etmişse; eğer ki ikazlardan anlamaz ise, Allah bazen musibet gibi ikazlarla onu uyandırıyor. Dünyevi musibet tokatları ile insan uyanmaz ise neuzibillah kabrin sıkması, onunla da arınma olmaz ise cehennemin havuzunda temizlenme oluyor. Onun için insanın aklını başına çabuk alması lazım. Hadis kitaplarında ahirette, birbirlerini dünyadayken aldatan insanların mücadelesini anlatılır. İnsanın şeytanla olan mücadelesini anlatır. Mesela aldanan, o gaflet ile hayatını ömrünü tüketen insan şeytana diyecek ki “Utanmadın mı? Sen ne için bizi aldattın? Allah’ın ibadetinden, taatinden Allah’ın yolundan niçin bizi saptırdın?” Şeytan onlara diyecek ki “Yahu Allah’tan korkun! Ben mi yaptım? Ben size ufak bir vesvese verdim; buna mukabil Rabbül Âlemin gözlerinize sokacak kadar emareler, deliller, işaretler gönderdi....