Ana içeriğe atla

HOŞ BİR SADA

Münire Bacı'ya ait olduğu söylenen şiirdir. Münire Bacı hakkında çok az bilgimiz vardır. Kendisi 19.yy tekke şairlerindendir. Bektaşi Tekkesine intisap etmiştir. İstanbul'da olduğu bilinmektedir.


Münire Bacının Bektaşi Nefeslerinden;

Haktır Allahım, Muhammed Mâhım



Haktır Allahım, Muhammed mâhım
Ali'dir şahım efendim, Allah eyvallah!

Musa-yı kâzım, Rıza imanım
Takii'dir dâim efendim, Allah eyvallah!

Kanber-ü selman, Pir balım sultan
Bunlaran ihsan efendim, Allah eyvallah!

Ali'den nimet, Veliden himmet
Dervişten hizmet efendim, Allah eyvallah!

Fatıma zehra, Hatice kübrra
Nur-i kibriya efendim, Allah eyvallah!

Nakiidir iman, Askeridir can
Mehdi-i devran efendim, Allah eyvallah!

Aşka burhanım, Sırr-ı Rahmanım
Derde dermanım efendim, Allah eyvallah!

Yüzümüz yerde, Özümüz darda
Huzur-u pirde efendim, Allah eyvallah!

Şebber-ü şübber, Abidin server
Bakır-u cafer efendim, Allah eyvallah!

Çardeh-i masum, Şehid-i mazlum
Cümlesi malum efendim, Allah eyvallah!

Can ile canım, Din-ü imanım
Vird-i zebânım efendim, Allah eyvallah!

Münire kemter, Sizden ey server
İsteriz kevser efendim, Allah eyvallah!



*
mâh: güzellik, ay, kamer.
takî: kendini koruyan, saklayan, saklanan, takvalı.
kibriya: Azamet, Cenab-ı Allah'ın büyüklüğü, yüceliği.Ululuk.
nakî: temiz, pak, takva sahibi, arınmış.
burhân: delil, kanıt.
Şebber ü Şübber: Hasan ile Hüseyin
kemter: aciz, fakir.
server: önder, baş.


İki güzel yorum ile dinleyebilirsiniz.


Nezih Uzel yorumu.



Ve diğeri.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

O VE BEN

O ve ben diye başlıyor kitap. ‘O ve Ben’… Kitabı okuyanlar görecektir ki kitapta Necip Fazıl'dan bir eser kalmamıştır. Yani Necip Fazıl bu kitabında O’nu ve kendisini anlatır. Asıl olanı kitabın sonunda görüyoruz ki zahiri Necip Fazıl'dan eser kalmaz ve yalnızca O kalır. Bir nevi  fenâ hali. ( burada fena olmak mevzusuna değindiğimiz yazının linkini kullanacağız) O diye hitap ettiği kendisinden bahsettiği kişi onun mürşidi, rehberi,  öğreticisi,  hocası olan Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleridir. Kitap, biyografi niteliğinde bir eser olup Necip Fazıl, kendi hikayesini, kendi ölçüsünü, kendi yaşamını anlatır. Bu yaşamı ise O’nun üzerinden anlatır. Çünkü O olmadan önceki hayatını yaşanmamış saymıştır.  “Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum  Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum” Bir insanın gafletten uyanışı, kendini bilişi, kendine gelişi, kendinin farkında oluşu aslında o insanın bir doğumu hükmündedir.  Biz buna bir *‘Seyru sülûk’ hika...

Berât (ﺑﺮﺍﺋﺖ )

Berât  ( ﺑﺮﺍﺋﺖ   )  Enfâl Suresi 24. Ayet Sözlükte; temize çıkmak, aklanma anlamlarında kullanılır. Şaban Ayının on dördünü on beşine bağlayan gecesi  Berât  Gecesidir. Bu  gecede, Kuran -ı Kerim  Levh -i Mahfuzdan dünya semasına indirilmiştir. Buna inzal denmiştir. Kadir Gecesinde ise Efendimize parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denmiştir.    Bakın bu gece için İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri ne demiştir: Yazılır halkın berâtı gelince Berât Gecesi Ger hayâtı ger memâtı gelince Berât Gecesi Cennet kapısını açarlar âleme rahmet saçarlar Mümine hulle saçarlar gelince Berât Gecesi Mümin nârdan berî olur Hakk'dan yüce ihsân olur Kâfir nâre dâhil olur gelince Berât Gecesi Hakkı Hakk rızasını bulur her kim bu şeb namaz kılur Duâlar müstecâb olur gelince Berât Gecesi

HAFTANIN KİTABI

HIZIRLA KIRK SAAT “Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede Peygamber-i Ekber’in yatağında yatar, O’na Şah-ı Velayet denir. Dost ol kişidir ki, Yar-ı Gar’dır. Kucağında mübarek bir emanet vardır. Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübarek emanet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Oradan Ebu Bekr’i yılan sokar. Dost son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır.”   Bir yolculuk kitabıyla tanıştırmak isterim sizi. Yerin altını ve üstünü, geceyi ve gündüzü, hüznü ve mutluluğu, Nil’i ve Atlantik bahrını, Batının korosu ve doğunun sahralarını içine alan ve yürümenin hiçbir şekilde izah bulmadığı bir yolculuk kitabı.   Üstad Sezai Karakoç bu kitabını yazarken kırk gün boyunca aynı çay bahçesinde aynı masada oturmuş, karşısında Hızır (a.s) ile bir muhabbete gark olmuştur. Karşısında Hızır (a.s) varmış ve onunla beraber bir yolcu...